Etiket arşivi: Reskonstrüksiyon

‘Uzman’ ama Rumelihisarı’nda tarihi esere karşı

'Uzman' ama Rumelihisarı'nda tarihi esere karşı

İstanbul’un fethinden önce yapılan Rumeli Hisarı içindeki caminin aslına uygun olrak yapılmasına İBB’nin ve Vakıflar’ın projelerinde danışman olarak yer alan pek çok mimar ve bilirkişinin ideolojik tercihlerle karşı çıkması tepkilere enden oldu.

İbrahim Ethem Gören/ Dünya Bülteni

“Bu cami, İstanbul’la ilk nişan yapan kumandanın mührüdür. İstanbul’a ilk yapılan İslam mabedidir. Bu anlamlı yapı doğal afetlere karşı durabilmiş ancak beşer-i insanın şerrinden kendini koruyamamıştır.”

Boğazkesen Mescidi’nin; namı diğer Ebu’l-Feth Camii’nin inşa tarihi 560 sene öncesine, Rumelihisarı’nın yapım tarihine kadar uzanır. Akşemseddin’in rahle arkadaşı, Hacı Bayram Veli’nin halifelerinden Seyyid Mahmud Bedrettin ve arkadaşlarının Ermeni duvar ustalarından destek alarak 1452 tarihinde inşa ettikleri Rumelihisarı’nda, İstanbul’un fethi öncesinde bölgede ve hisardaki evlerde yaşamakta olan muhyî dervişlerin ibadet etmesi için cami yapılmıştı. 3 ay gibi kısa bir sürede her biri sanat harikası olan birbirinden âlâ burçlarıyla birlikte yapımı tamamlanan edilen Ortaçağ döneminin en görkemli ve sağlam askeri mimari yapısı olan Rumelihisarı, tüm vurdumduymazlığımıza rağmen altı asırdır Boğaz’ın en mutena yerinde dimdik ayakta duruyor.

Asırlar boyunca Boğazkesen, Ebu’l-Feth, Rumelihisarı Kale Camii ve Cuma Mescidi olarak da isimlendirilerek Hisar’ın içindeki inşa edilen Ebu’l Feth Camii 18’inci yüzyılın ortalarına kadar Rumelihisarı ve bölge halkının hizmetinde bulundu. Bundan yaklaşık 200 yıl önce üzerine bina edildiği Bizans sarnıcının çökmesi sebebiyle yıkılan camiden geriye minaresi kalmıştı…

30 dönümlük bir alana yerleştirilen Rumelihisarı birinci derece tarihi eser hüviyetini haiz. Rumelihisarı’nın içinde ahşaptan inşa edilen mahallede bundan 60 yıl öncesine kadar hayat sürülüyordu. Kaleiçi Mahallesi olarak bilinen tarihi evler 1953’te dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın emriyle kamulaştırılarak “restorasyondan” daha doğrusu “tarih kıyımı”ndan geçirilerek yıkıldı ve hisar böylelikle şimdiki halini aldı.

ANITLAR KURULU CAMİ YERİNE KONSER ALANI İSTEMİŞTİ!

2009 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Anıtlar Kurulu tarihi ibadethaneye yönelik saygısız bir tasarrufta bulunmuştu. İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Rumelihisarı’nda tarihi Boğazkesen Mescidi’nin yerinde bulunan platformda konser düzenlenmesine müsaade etmişti. Burada düzenlenen açık hava konserleri tarihi dokuya zarar verdi. Ebu’l-Feth Camii’nin minaresinin çepeçevre kuşatan alana büyükçe bir daire şeklinde konuşlandırılan beton oturma yerleri mihrap, minber ve kürsünün de yer aldığı ibadethanenin tam üzerine yapıldı. Çünkü kale yıkıldığı yerden yapılırdı, Fatih’in, Din-i Mübîn-i İslam’dan aldığı ışığı Bizans’ı işte tam bu noktadan fethetmişti. Ulubatlı’nın mızrağı işte tam bu mahalde Constantiniyye’nin kalbine saplanmıştı!

Fatih’in, Fethin kutlu askerlerinin ve medeniyetimizin değerlerinin neş’et ettiği Ebu’l-Feth Camii özellikle hedef seçilerek tahkir edildi. Ve buna cümle âlem uzun yıllar sessiz kaldı!

Çünkü Kurul, Boğazkesen Mescidi’nin kalıntıları üzerinde sahne kurularak konser verilmesinin, Rumelihisarı’nın toplumsal açıdan tanıtımı ve benimsenmesini sağlamak gibi bir amaca hizmet edeceği kanaatine varmıştı!

Anıtlar Kurulu böylelikle II. Mehmed’i İstanbul’u fethetmezden önce inşaatını başlattığı ve Asitane’nin fetihten sonra bu şehirde yapılan ilk cami olma özelliğini taşıyan Boğazkesen Camii’nin yerinde bulunan platformda sazlı-sözlü eğlencelerin düzenlenmesine onay vermiş oldu.

Hatırlanacağı üzere Sarıyer Belediyesi de Rumelihisarı Şehitlik Dergâhı’nın üzerinde bulunan Nispetiye Caddesi’ni Muhabbet Sokağı (Barlar Sokağı) kapsamında yenileyerek (!) şehitlik arazisinin üzerinde 11 barın açılmasına müsaade etmişti. Tarihe, geçmişimize, medeniyetimize ihanet üzerine ihanet!

TARİHİ CAMİYE KAST EDEN KURUL KARARI’NIN METNİ ŞÖYLE:

Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, 6 Temmuz 2009 tarihli kararında, şu ifadelere yer verildi:
“Rumelihisarı’nda tarihi Boğazkesen Mescidi yerinde bulunan platform ve tiyatro alanının 2009 yılı sonuna kadar haftada maksimum 1 (bir) faaliyet ile sınırlandırılarak ve hiçbir şekilde aşılmamak, izleyici sayısını en fazla 1000 (Bin) ile sınırlamak kaydıyla tiyatro, stand-up, konferans, seminer, oda müziği (klasik müzik ve Türk sanat müziği) gösterileri için; yüksek güçlü ses düzeni kullanılmamak, izleyici hareketlerinden oluşan titreşimi en aza indirgeyecek önlemleri almak, tiyatro alanı dışında burç ve duvarlar üzerinde hiçbir izleyicinin bulundurulmamasına dikkat etmek ve yapıda ve tarihsel kalıntılara zarar verebilecek veya görünüşü engelleyebilecek afiş vb. elemanların kullanılmaması kaydıyla yukarıda belirtilen kültürel faaliyetlerin Rumelihisarı’nın toplumsal açıdan tanıtımı ve benimsenmesini sağlamak amacı ile (sınırlı süre ve izleyici için) gerçekleştirebileceğine (…) karar verildi.”

Bu kararda Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Binan Can, Kurul üyeleri Yusuf İzzettin Aydın, Semih Halil Emür, Yüksel Sayan, Mustafa Çakır, Şevket Cinbir, Kurul üyesi İstanbul Büyükşehir Belediye Temsilcisi Şule Savaş, Kurul üyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü Temsilcisi Yusuf Koç’un imzası bulunuyor. Bölge Kurulu Müdür Vekili Lalefer Duygan da, Kurul’un aldığı kararı onayladı.

Aynı Kurul, bilahare tarihi mescidin minaresinin, duvar ve sarnıç kalıntılarının mevcut durumları ile muhafaza edilmesine karar verirken, mescit I. grup kültür varlığı olarak tescil etti.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ RUMELİHİSARI’NDAKİ MESCİDİ İHYA EDİYOR

Kurulun kararının ardından İBB, Rumelihisarı’nda 18’inci yüzyılda yıkılan tarihi mescidin ihya edilmesine yönelik önemli bir projeye imza attı.

Koruma Kurulu’nun onayından geçen proje kapsamında tarihi mescidin yeniden ihya ve inşa edilmesi için 28 Mayıs 2013 tarihinde ruhsat alındı. Ardından da İBB ile İstanbul Kubbe Derneği arasında 6 Eylül 2013’de inşaat sözleşmesi yapıldı. Yapım işini İstanbul Kubbe Derneği üstlenirken, inşaat faaliyetleri geçtiğimiz yıl Haziran ayında başlandı.

Restorasyon projesi kapsamında Rumelihisarı’nda ilk olarak sarnıç duvarları ve derz yapımı tamamlandı. Ardından da sarnıç üzerindeki ahşap döşeme kirişleri yerleştirilerek, sarnıcın üst kotunda yer alan mescit ana duvarlarının inşasına başlandı. Mayıs 2015’te tamamlanması öngörülen mescit için açık hava tiyatrosunun olduğu alan saç levhalarla kapatıldı.

ENTELLER TARİHİ CAMİYE KARŞI!

İBB’nin ve Vakıflar’ın projelerinde danışman olarak yer alan pek çok mimar ve bilirkişi ne hikmetse Ebu’l-Feth Camii’ne karşı çıkıyor. Aynı çevreler Nafi Baba Tekkesi’nin 15 dönümlük mandıra arazisi üzerine Tarihi Eser ve Müze Restorasyon ruhsatıyla yapılmakta olan devasa Köşk’e hoşgörüyle yaklaşarak ses çıkarmamışlardı! Enteller, Fatih’in ve İstanbul’un fethinin hatırası olan tarihi mescidin yeniden imarına karşı, lakin, Ahmet Nazif Zorlu’nun Nafi Baba Tekkesi’nin 15 dönümlük mandıra arazisinin üzerine inşa ettiği devasa köşkü görmezden geldi!

Ebu’l-Feth Camii’in restorasyonunu “Rumelihisarı’nın konser ve sanatsal etkinliklerle talep gören, gezilip görülmesi gereken bir mekâna dönüşmesini gerekir” sözleriyle eleştiren mimar Sinan Genim, Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’daki ikametgâhı olan Vahdettin Köşkü’ne imzasını atmış. İBB’nin desteğiyle temel taşları üzerinden yerinden imar ve inşa edilen Okçular Tekkesi’nin de mimarı olan Sinan Genim. Ebu’l-Feth Camii’ne muhalefet eden Sinan Usta’nın İBB’den aldığı ihaleleri görünce akıllara çayın taşıyla çayın kuşunun vurulması hikâyesi geliyor!

İSTANBUL’DA CAMİ YAPMAK ZOR ZANAAT

İstanbul’da cami yapmak ve tarihi camileri restore etmek zor zanaat! Ne demek istediğimi bihakkın kavrayabilmek için İstanbul’da tarih kıyımına sahne olan bir camiinin ihyasına talip olmak; yani Hoca Nasreddin’in deyimiyle “Ağaçtan düşmek” gerekli. Bir mesal verelim. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün yapımı sırasında bağlantı yollarında kalan Uçaksavar Camii 1985 yılında yıkılmış. Belediye, yıkılan camiye bedel olarak bölgede üç buçuk dönümlük bir cami arsası ayırmış. Gelgelelim, geride kalan 29 yılda cami arsasına cami yapmak hiç kimseye nasip olmamış… Söz konusu camii; Uçarsavar Camii’ni ihya etmek için 37 aydır uğraşıyoruz. Henüz çivi çakamadık.

Osmanlı’da kale/hisar mimarilerinde cami/mescid önemli bir yapı taşı. Rumelihisarı’nda olduğu gibi evlad-ı Fatihan diyarındaki kalelere de ecdadımız cami inşa etmiş. Bunlardan biri Tiran’daki Preze Kale Camii.

Kale Camii, Preze Kalesi içerisinde bulunuyor. Kale ve müştemilatı tamamlanıp da içinde içtimai hayat yaşanmaya başlanınca cami, kalenin sur duvarlarının üzerine inşa edilmiş… İbadethanenin, gönlü, fetih aşkıyla yanan imamı, akıncı cemaatine “Allah’u ekber” tekbirini getirerek ilk Cuma namazını kıldırdığında Miladi takvimin yaprakları 1547 yılını göstermektedir.

Preze Kalesi arkeolojik sit alanı… Cami, sit alanı içerisinde titiz bir çalışma ile yeniden ayağa kalkmış; Arnavut bürokratlar, dosyayı sümenaltı etmemiş, işi kolaylaştırmış ve ibadethane hizmete açılmış. Tiran’ın tiranları tiranlık yapmamış!

Haydi! Kolaysa, Rumelihisarı’nın içerisinde temelleri üzerine yıkılıp giden tarihi camii yeniden yapın bakalım!

ENTELLER CAMİDEN RAHATSIZ

Arkitera mimarlık portalına demeç veren mimarlar, sanat tarihçileri “Restorasyonun Altından Mescit Çıktı!” mülahazasıyla cami inşaatına muhalefet ediyor. Hisar’daki tarihi camiinin yeniden ihya ve inşa edilmesine karşı çıkan mimar ve restorasyon uzmanlarının İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün işlerini almasıyla tanınıyor.

YAPILAN SAHTE BİR DEKORTAN İBARET OLACAKTIR

İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kutgün Eyüpgiller

Rekonstrüksiyon yeterli bilgi belgenin bulunması durumunda geçerli olabilecek bir koruma yöntemidir. Yeniden inşa edilmesi düşünülen yapının özgün durumunu ortaya koyan plan, proje, fotoğraf gibi görsellerin var olması durumunda kabul edilebilir. Özgün çevresel bağlamını kaybetmiş bir eserin yeniden inşası anlamlı olmayacaktır. Bunun aksi geçerli ise yapılan sahte bir dekordan ibaret olacaktır.

“HİSARA CAMİ POLİTİK YATIRIM”

Sanat tarihi uzmanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay

Yapılacak cami kuşkusuz yeni olacak ve burada ayakta duran Fatih dönemi yanında gıcır gıcır 21. yüzyıl eseri olduğunu belli edecektir. Aslında öncelik camide değil uzun zamandır bakımsız duran ve ziyaret edilmeyen burçlarda olmalıydı. Tarihi eserlere dini oldukları için öncelik vermek ve ihtiyaç olmadığı halde cami yapmak politik yatırım olarak görülüyor.

TİYATRO ALANINA CAMİ YAPMAK İDEOLOJİK

Mimarlık Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli

Buradaki mesele kamusal bir sanat alanını yok ederek mahallesi ve cemaati olmayan bir yere mescit yapmaya çalışmaktır. Mimarlık üzerinden ideolojik bir inatlaşma yaşanıyor. Hisardaki tiyatro alanı 50 yılı aşkın süredir sanatsal etkinlikler için kullanılıyordu. Kapısında bilet kesilen bir müzeye insanlar ibadet için mi gidecek? Rumeli Hisarı’nın birkaç adım ilerisinde 18. yüzyıldan kalma bir mescit varken, tiyatro alanına dini eser yapmak alenen ideolojik bir davranıştır.”

Sinan Genim (Mimar)

ÖNCELİK MESCİT ONARMAK OLMAMALI

Rumelihisarı’nın konser ve sanatsal etkinliklerle talep gören, gezilip görülmesi gereken bir mekâna dönüşmesini gerekir. Boğazkesen Mescidi 15 ve 16. yüzyıl kayıtlarında yer almakta. Yapının 18.yüzyılda yıkıldığı tahmin ediliyor. Ancak hisarın, duvarlarından otlar fışkırırken, bakımsızlık nedeniyle burçlarına çıkılamazken öncelik mescit onarmak mı olmalıdır?

URUMELİ’NDE CAMİ YAPTIRMAMAK


Bekir Cantemir (Harita Yüksek Mühendisi)

Restorasyon, restitüsyon ve renevasyon kavramları kaybolan tarihi ve kültürel mirasın korunması amacıyla üretilmiş kavram ve uygulamalardır. Bu kavramlar ve uygulamaların ülkemizde 100 yıllık bir tarihi geçmişi vardır. Ancak, ülkemizde sivil mimari eserlerimiz olan köşkler ve ahşap güzellikler, mal sahipleri tarafından ihtiyaçların değişmesi ve hayat tarzı değişimi üzerine rant kavgalarıyla tarihe gömülmüşlerdir. Bu sivil mimari eserlerin sahipleri Osmanlı dönemi elitlerinin çocuklarıdır. Bu aileler 1950’li yılların sonrasında güzelim şehri, merkezi İstanbul’u yok ederken çevrede oluşan gecekondulaşmadan rahatsız olarak kendilerini konumlandırmışlarıdır. İstanbul sadece dışarıdan gelenler tarafından tarumar edilmemiştir. İstanbul’un sivil mimari eserleri, bu kentin yerlileri eliyle yıkılmıştır.

1950 sonrası imar faaliyetlerinde ise İstanbul’u lastik tekerlek fethetmiştir. Demokrat Parti iktidarında Menderes eliyle İstanbul, modern ihtiyaçlar için yeniden biçimlendirilirken tarih ve estetik küçük bir azınlık dışında kimsenin ilgisini çekmemiştir. Bu yıllarda İstanbul’da yol yapım çalışmalarında birçok cami ve mescit yıkılmıştır. Bu yıkım kararlarını alan siyasi irade yanında bu yıkımı onaylayan birçok arkeolog ve sanat tarihçisi de görev almıştır.

Ülkemizdeki tarihi eserlerin korunması günümüzde daha çok dikkat çekmektedir. Ancak tarihi eser bir eviniz var ise Anıtlar Kurulu üzerinden projelerinizin onaylanması ve kurul kararlarına göre restorasyon yapmanız gerekmektedir. Kişilere ait tarihi eserlerde uygulanan prosedür sıradan kişileri tarihi eserlere uzak tutmaktadır. Örneğin evinizin banyosunun yerinin bile değişimi çoğu zaman Anıtlar Kurulu üyeleri tarafından reddedilmektedir.

Ayrıca konumuz olan Rumeli Hisarı’nda bulunan cami, Boğaziçi İmar Müdürlüğü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Boğaziçi İmar Müdürlüğü sınırlarında bir parsel içerisinde tarihi değere sahip herhangi bir yapınız yok ise, bu parsel üzerine herhangi bir restorasyon yapamazsınız. Hatta Boğaziçi İmar Müdürlüğü sınırları içerisinde parseli olan kişiler bu parsellerinde eski bina olduğunu ortaya koymak için birçok çalışma yaparlar. Eski eser hukukunu bu şekilde işleten Anıtlar Kurulu üyeleri ve bunu akademik olarak ortaya koyan kişilerin Rumeli Hisarında, hisarın da inşasıyla yaşıt olan bir camii hakkındaki yorumları ibretliktir. Tabii ki cemaat kalmadığı için buranın kullanımı hakkında yorum yapılabilir. Ancak, eski eserin fonksiyon icrası tartışması başladığında bu tartışmanın gideceği yeri İstanbul için düşünmek bile istemiyorum.

Bu tartışmada cami savunucularını siyaset yapmakla suçlayanlar, kendilerinin siyasetini nötr göstermeye çalışmaktadırlar. Burası Osmanlı döneminde yapılmış bir kaledir ve kalenin içinde inşa edilen cami de bu yapının bir bütünüdür. Buradaki caminin inşası, tarihsel dokunun yeniden canlandırılması ve ihyası için karşı çıkanları da kuşatacak bir rahmet esintisi içermektedir.

RUMELİHİSARI EBU’L-FETH CAMİİ

Esra Yılmaz (Restorasyon Uzmanı Yüksek Mimar)

Asıl sorun tarihimize verdiğimiz önem ve hassasiyettir. Sadece mesele Rumelihisarı’nda cami inşası olmamalıdır. Asıl mesele atalarımızın bize miras bıraktığı eserlerimizi bizimde gelecek kuşaklara aktarmamız, doğru bir şekilde taşımamızdır.

İnşası 1452 yılına dayanan Rumelihisarı mimarisi, yapım süreci, kurgusu, yapım amacı ile mükemmel bir eserdir. Bununla birlikte Ebu’l-Feth Camii de hisarın vazgeçilmez değerlerindendir. Her iki eser de birbirinin içinde birbirinin tamamlayıcısıdır. “İstanbul’un fetih yolunda önemli bir rol üstelenen Rumelihisarı’nda, şehitlerimizin namaz kıldığı bu cami nasıl olur da belgeleri olmasına karşın ihya edilmemelidir!” kurgusu, anlaşılacak bir durum değildir ki sonunda camimizin restorasyonuna başlanılabilmiştir.

Bir eserin ziyaret edilmesi, çevresinin ve kendisinin canlanması şekillenmesi için illa bir konser alanı veya tiyatro sahnesi olması şart değildir. Ayrıca bu tip kullanımlar için o eserin taşıyıcı sistem özellikleri dikkate alınmalı, incelenmeli ve iyice irdelenmelidir. Eseri ayağa kaldıralım derken bu tip işlevler daha fazla esere zarar verebilmektedir. Tüm bunlar bir bütündür. Konser yeri ya da açık hava tiyatrosu olacak diye tarihi ve kültürel değeri bilinen bir başka eserimizin ihya edilmemesi mantık dışıdır.

Yazımın ilk paragrafında da belirttiğim gibi Rumelihisarı surları ile, burçları ile camisi ile bir bütündür. Gönül ister ki tümü ile bu kültür mirasımızın ayağa kaldırılması gerçekleşebilsin. Gönül ister ki hisarın üzerindeki ahşap külahlar da tekrar yapılsın, caminin önündeki şadırvan da ve geçmişimize ait tüm eserlerimiz de doğru ve düzgün bir şekilde restore edilsin.

RUMELİHİSARI’NA CAMİ


Mehmed Akif Köseoğlu (Kültür Tarihçisi)

Tarihî mekânların ve tarihî yapıların otantik hallerinde korunması veya tahrip olmuşsa yine otantik hallerine uygun olarak ihyası esastır. Tarihî yapıların muhafazasını ise nefes sağlar. Nefes ne kadar derinden ve samimî geliyorsa bina o kadar dayanıklı olur. İlk inşadan 1950’lere kadar bir mahalle olarak gelen Rumelihisarı’nın müze adı altında insansızlaştırılması en büyük hatalardandı. Rumelihisarı Mahallesi’nin merkezinde yer alan cami de büyük hasar görmüş dahi olsa mahalle ile birlikte yaşamayı sürdürdü. 19. yüzyıla ait resimlerden yapı üslûbunu ve yerini bildiğimiz caminin aslî hususiyetlerine uygun olarak ihya edilmesi gayet tabiidir. Bu çalışma kaçınılmaz olarak restorasyon değil; rekonstrüksiyon işlemidir.

Yıllar önce Topkapı Sarayı’nı ziyaretimde namaz kılmak için içeride –ne yazık ki- açık bir cami bulamamıştım. Hâlbuki Sarayın faaliyet gösterdiği dönemde en az 3 cami mevcuttu. Son gidişimde ise saatler süren gezime Sofa Camii’nde mola vermiş ve ibadete açıldığını görüp ferahlamıştım.

Eğer Rumelihisarı açık hava müzesi olarak kullanılmaya devam edilecekse gelen ziyaretçiler için de –Müslümanların beş vakit namaz kılması zarureti düşünüldüğünde- cami en tabii ihtiyaçlardan olacaktır. Bir başka açıdan bakıldığında ise otantik halinde cami olduğu belli olan bir alanın konser sahnesi olarak kullanılması mensubu olduğu toplumun değerlerine tezat teşkil eden bir yaklaşımdır.

HİSAR’DA EZAN SESİ


Mehmed Doğan Bayın (Kültür Tarihçisi)

Rumeli Hisarı’ndaki yıkık, harabe halinde duran caminin yeniden inşasını duyduğumda, “Yaşasın artık hisarda ezan sesi olacak diyerek çok mutlu olmuştum. Malum bu eser, Fatih Sultan Mehmed Han vakfından Cuma Mescidi’dir. Ekrem Hakkı Ayverdi Beyefendi’nin yazısına göre; bu cami kalenin bir parçası Ve Boğaziçi’nde kurulan ilk Türk mahallesinin esasıdır.

Burası Fethin sembolü bir mekânıdır. İlk mahallemiz de burasıdır. Geleneklerimize uygun olarak da bir mescid yapılmıştır.Bizim kültürümüzün zaviyesi budur.

Nasıl ki İstanbul surlar içinde bir şehir ise burası da sanki küçük bir İstanbul’dur. Fethin başladığı nokta burasıdır ve merkezinde mescid vardır.

Şimdi bu mescid yeniden yapılıyor ama burada müze var namaz kılınır mı? ihtiyaç var mı? Mescid varsa mutlaka namaz kılacaklar olacaktır ama her şeyin ötesinde burası sıradan bir mabed değildir. Fethin ruhunu taşıyan bir merkezdir ve bir vakıf eseridir, bizlere emanettir. Bizler gerekli mi gereksiz mi tartışmasını bir kenara bırakalım da, bu mescid klasik mimarimize uygun mu olacak onun kaygısı içinde olalım. Açıkçası Salıpazarı’ndaki Süheyl Bey Camii’nin başına gelenler burada da yaşanır mı diye epey korkmuştum.

Ayrıca, bölgedeki Şehidlik ve Şehidlik Dergahı’na da mutlaka dikkat etmemiz gerekmektedir. Bir oldu bittiyle ruhundan koparılmış bir hale gelmemelidir. Buradaki şehidlerimiz Fatih Sultan Mehmed Han’ın bizlere emanetidir.

EBU’L FETH CAMİİ


Sevilay Tuncer Uludağ (Yüksek Mimar, Restorasyon Uzmanı)

Yıllardan 1452… Fatih Sultan Mehmet Han’ın bir rüyası var, âlemlere rahmet olarak yaratılan alemlerin ve Yaradan’ın sevgilisi Hz. Muhammed’in (s.a.v) “İstanbul’u feth eden, ordu, kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur!” hadisinde ki övgüye mazhar olmak ve peygamberimizin güzel kumandanı olabilmek için Fatih 20 yaşında bu büyük hayalini gerçekleştirmek için 1452’de Hocası Akşemseddin, Seyyid Mahmud Bedrettin ve nice büyük şahsiyetlerle Rumelihisarı’nı askerler, ermeni taş ustalarıyla birlikte 139 gün gibi kısa bir sürede inşa etmiştir.

İstanbul’un Fetih başlangıcının; nişan hazırlığının yapıldığı bu yerde, nişan merasimi için surların içine bir camii yapıldı. Bu camide padişahla birlikte vezirler ve askerler secde ederek ve dua ederek İstanbul’la Osmanlı ordusu nişan yüzüklerini taktılar. Bu anlamlı yapıya önce “Kale Camii” deniyor, sonra ”Sultan Mehmed Mescidi” olarak anılıyor. Sultan II. Mehmed’e “Fatihlerin babası anlamında Ebu’l Feth denilince, Ebu’l-Feth camii adını alıyor.

Bu cami, İstanbul’la ilk nişan yapan kumandanın mührüdür. İstanbul’a ilk yapılan İslam mabedidir. Bu anlamlı yapı doğal afetlere karşı durabilmiş ancak beşer-i insanın şerrinden kendini koruyamamıştır. Camii’nin son kalıntıları, hisar mahallesiyle birlikte 1953 yılında dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından kamulaştırılarak yıkılmış, bu anlamlı eserimizin günümüzde minaresi kalmış, caminin zemini, oraya yapılan anfi tiyatronun sahne zemini olarak yıllarca kullanılmıştır. Bir zamanlar bu zeminde alnı secdeye varanların yerine aynı zeminde dans ve eğlenen insanlar yıllarca bu zeminde ecdadın ve bizlerin gönüllerini zedelemişlerdir.

Nihayet İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın talimatıyla bu camiinin rölöve restitüsyon ve rekonstrüksiyon projeleri 2013 yılında koruma kurulundan onaylanmış ve 2015 Mayıs ayında açılması hedeflenmektedir. Maalesef mimarlık camiasında hatırı sayılır dediğimiz müstesna şahsiyetler(!) bu anlamlı eserimizi ayağa kaldırmanın iyi bir fikir olmadığından hareketle (!) önce surların onarılması gerektiği gibi bana göre sudan sebeplerle tarihi ibadethanenin yerli yerine konmasına karşı çıkmışlardır. Bu savları, caminin yeniden yapılması, surların onarılmayacağı anlamına mı geliyor anlayabilmiş değilim. Elbette surlar da onarılacak, kezâ surların onarım projeleri hazırlandığını ve ilgili yerlerden onay beklemekte olduğunu biliyoruz. Rumelihisarı’nda surlar da onarılacak!, camide ayağa kalkacak! Hatta içinde bulunan sivil mimarlık örneklerinden nitelikli olanlarının rekonstrüksiyonu da yapılacaktır.

İstanbul’da kaybolan eserlerimizi ayağa kaldırmaya çalıştığımız bu dönemlerde gönül ister ki tüm meslektaşlarım müspet katkı sağlasınlar; sağlasınlar ki bu dönemde hızla yapılan restorasyonlar ve rekonstrüksiyonlar en az hatayla tamamlansın. Ne yazık ki bu iyi niyetli çalışmaların devamlı eksik ve kusurları üzerinden yorum yapılması ve bu yorumların kemikleşmesi esere uzman katkılarını uzaklaştırmakta ve katkı sağlamak isteyen uzmanları da ötekileştiren bir durumla karşı karşıya bırakmaktadır.

Elbette eserlerimizi onarırken ya da ayağa kaldırırken rekonstrüksiyona ve restorasyona veri sağlayacak anlaşılabilir belge, resim vb. donelerin olması eseri ihya ederken yapının elemanları hakkında görsel ve yazılı bilgiler ışığında yapılmalıdır. Aksi takdirde yapılan yapılara doğruyu söyletemeyiz, yanlış konuşan ve anlatan yapılardan sahte bilgiler alınmaktansa hiç almamayı açıkçası tercih ederim. Şükür ki bu yapımızın görsel ve yazılı birçok belgesi bulunmakta bu belgeler ışığında İstanbul’a yapılan ilk mabedimiz ayağa kalkmaktadır.

Bu çalışmada katkı sağlayan tüm meslektaşlarımı ve bürokratları kutluyor, kendilerine teşekkürü İstanbullu Müslüman bir mimar olarak borç biliyorum.

RUMELİHİSARI KONSER ALANI DEĞİLDİR


Doç. Dr. Süleyman Berk (Hattat-Öğretim Üyesi)

Tarihi yapılarda aslolan orijinal şeklin muhafazasıdır. Burada bir yapı varsa bunun ibkâsı gerekir. Burada, “Önce şu yapılmalıydı bu yapılmalıydı” gibi polemiklere girmek ne derece doğrudur, bilemem! Üstelik zamanında bir ibadet mekânı olan yerde konser vs. tertiplemek de hiç yakışık almamaktadır. Kaldı ki burası bir konser alanı da değildir!

Restorasyonda mescide öncelik verilmesine karşı çıkılmasını anlamak mümkün değil! “Türk entelijansiyası batının ileri karakoludur” diyen Cemil Meriç’e rahmet olsun. Mescidin ihya kararını alanları tebrik ediyorum.

RUMELİHİSARI CAMİİ


Dr. Talip Mert (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi)

Rumeli Hisarı Cami-i Şerifi yapılsın mı, yapılmasın mı? Bu meseleye hangi açıdan bakmalı? Veya hangi gözle bakmalı? Çünkü bu suallere verilecek müspet bir cevap bizim cami, mescid, ezan, Kur’an… gibi bu toprağın olmazsa olmaz değerleriyle barışamayanların, bu değerlerle bir türlü alışamayanların iyiden iyiye uykusunu kaçıracaktır. Çünkü bu zümrenin “Namazda gözleri olmadığı için ezana da kulak vermezler.” Verenlerden de pek hoşlanmazlar. Her tür ve cinsten düşünce, fikir ve faaliyetlere son derece saygılı olan, saygıda kusur etmeyen (!) bu zevat elektrik devri olan devrimizde mum ışığını bile aratacak kadar aydınlıktan ve aydın düşünceden uzaktadırlar. Bu insanlar İslâm ve İslâm’a dair bir şey duyunca bunları birden bire hafakanlar basar, buhrana düşerler. Meselâ orada Bizans’tan kalma bir lahit veya herhangi bir eserin kalıntısı var diye kazılar yapılsa ve bir kaç parke taşı veya kaldırım taşı çıksa da orası korumaya alınsa hepsi bir anda saygı duruşuna geçerler. Ne konser, ne sinema ve de herhangi bir sanat faaliyeti akıllarına gelmez. Onlar için tarih, kültür ve sanat İslâmî bir kimlik taşımadığı sürece tarihtir, sanattır ve kültürdür. Bugünlerde basında yer alan ve Budist mabedi isteyen bir Budist’e destek vermek bunlar için medeni bir görevdir. Ve bu işi seve seve de yaparlar. Sümela Manastırı’nın, Ahtamar Kilisesi’nin, Edirne’de bir sinagogun ibadete açılması bu zümreyi şâd eder, keyiflendirir. Eğer konu mabet ise bu mabet mutlaka cami dışında bir mabet olmalıdır. Kat’iyyen cami olmamalıdır.

2012’de Marmaray hizmete girdi. Bu tesisin normal şartlarda 2008’de bitmesi gerekirdi. Arkeolojik kazı adı altında dört sene bu hizmet geciktirildi. Peki ne çıktı? Karun’un hazinesi mi? Üzerine maddî değer takdir edilemeyen İskender lahdi mi? Eski Mısır’ın Nefertiti veya kâtip heykeli mi? Çıkanlar ortada. 21 tane insan iskeleti, birkaç tane kayık iskeleti, 8-10 tane bakır para, 8000 sene önceki adamların ayak izleri. Bir yılda 50 milyon insanın yararlandığı bu tesisten 200 milyon insanın yararlanması gerekirdi. Bir taraftan çıkan bu iskeletleri, paraları müzayedeye koysak diğer taraftan 150 milyon insanın ödeyeceği ücretleri hesap etsek ortaya ne çıkar? Benim matematiğim oldum olası zayıftır, ben bu hesabı yapamam. Yapanlar bir zahmet bu hesabın sonucunu bana da bildirsinler. Bu işin bir tarafı.

Geçelim işin diğer tarafına: Bu kazılardan bir Osmanlı cami kitabesi çıksaydı. Mesela üzerindeki tarihten de İstanbul’da ilk yapılan camilerden biri olduğu, biraz da okkalıca bir eser olduğu anlaşılsaydı ve imarı cihetine gidilseydi ne olurdu? Olacak Hz. Yunus’un ifadesiyle aynen şuydu:

Yerden göğe küp yığsalar/Tepesine dek çıksalar

Sonra bir tekme vursalar/Ne hoş olur gümbürtüsü.

Bu memlekette 1927 tarihli ve 1057 sayılı kanunla ortadan kaldırılan levhalar, kitabeler, nice sanat eserleri vardır. Bunlar hakkında bu zevatın hangisi ne yazmıştır? Daha da vahimi bu sanatseverlerin kaç tanesi kanunla böyle bir kıyımın yapıldığından haberdardır? Peki şu anda bu kıyımı duysalar tepkileri ne olacaktır? Koskocaman bir hiç. Hem de en celî hatla ve devâsa ebatta yazılmış bir hiç. Onlar için böyle bir kanun haktır ve doğrudur. Sanata ve sanat eserlerine karşı bir kıyım ve katliâm değildir. Yeryüzünde böylesine abes ötesi bir kanunun çıkarılmasından, hukuk tarihine geçirilmesinden de ayrıca bir rahatsızlık duyacaklarını şahsen düşünmüyorum.

2015 yılının Mart ayı, arkasında dehşetli bir acı bırakarak gitti. Görev başında bir savcı çok aşağı seviyeden bir muameleye maruz bırakılarak şehid edildi. Bu milletin yüreğine kor basıldı, basılan kor az geldi. Üstüne bir de tuz biber ekildi. Ve bu dehşet karşısında sesi çıkmayan, bıyık altından gülen, bu vahşeti kınamak nezaketini dahi gösteremeyenler oldu. Hatta ve hatta savcıyı suçlu bulanlar (!) bile vardı. Bunu yapanlar kim dersiniz?

ENTELLERİN ÜZERLERİNDEKİ ZIRH PATİSKAYA DÖNDÜ

Benim kanaat-ı âcizaneme göre bunu yapanlar Rumeli Hisarı camiine “hayır, istemezük” diyenlerin tâ kendileridir. Bu milletin de artık bu seslere tahammülü yoktur. Bunlar İstanbul’un Osmanlılarca işgal edildiğine (!) candan, gönülden inanan tek hücreli amip gibi basit mahlûklardır. Bu milletin uzun tarihinde “kısa bir devir” bunları allayıp, pullayıp bu milletin karşısına “aydın” olarak çıkardı. Çıkarmanın ötesinde âdeta dayattı. Bu ışıktan mahrum aydınlar şu anda bu imtiyazlarını bırakmak istemiyorlar, açıkça böyle bir niyetleri yok. Ama Allah’a şükür her geçen gün etrafları biraz daha fazla boşalıyor. Allah’ın nuru daha fazla yayılıyor. “Cenaze namazı, kurban derisi, zekât fitre toplamak dışında” İslâmî hiçbir şeye hayat tanımak istemeyen devletin onlara giydirdiği çelik zırhları da son senelerde âdeta patiskaya döndü. Kendilerini semirtip geliştirenlerin devri ise kapandı. Tabuları yıkıldı. Bunlar son bir gayretle “eski geleneklerimizi acaba nasıl sürdürebiliriz?” sualine cevap bulma çabası içerisindeler. Ama bu çaba boş bir çabadır. Ve bu seslerin de gök kubbede bir baykuş sesinden öte bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Çünkü gök kubbede bülbül sesi, kanarya sesi, saka sesi… Baaki kalır. Daha da ötesinde Kur’an, ezan, zikir, tekbir ve tesbih sesleri baaki kalır. Çözüm için son söz:

Her şeye rağmen bu cami-i şerif yapılmalı. Ezan-ı Muhammedî 29 Mayıs 1453’teki heyecana eş bir sadakat, samimiyet ve Davudî bir letâfetle tekrar gök kubbeyi doldurmalı.

Kaynak: Dünya Bülteni

NALÇACI TEKKESİ / NALÇAÇI HALİL ZAVİYESİ / ŞEYH TULUİ TEKKESİ

Üsküdar, Zeynep Kamil Mahallesi’nde, Nalçacı Hasan Sokağı’nda yer alan tekke, Nalçacı Halil Tekkesi, Nalçacı Tekkesi;  4. postnişinin Mudurnulu Şeyh Mehmed Tuluî Efendi (Ölm. 1756) “Tuluî Tekkesi” ve “Şeyh Tuluî Tekkesi” adlarıyla da anılmakta olup banisi Antalyalı Vehhâb Ümmî’nin halifesi olan Nalçacı Şeyh Halil Efendi (Ölm.1630-31)dir (Ayvansarayi:626 Mehmet Raif:179, Tanman:42). Ne zaman inşa edildiği bilinmeyen tekke 17. Yüzyılın başlarına tarihlenebilir.

Mescidin minberini Maraş Valisi Abdullah Paşa (Ölm. 07.04.1956) vezir olmadan önce koydurmuştur(Ayvansarayi:626). Şabaniye Tarikatından Nalçacı Halil Zaviyesi’nin 18.Ra.1267 ( 17 Tem. 1851) tarihinde esaslı bir onarım geçirdiği Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki(B.O.A.) bir belgeden anlaşılmaktadır(B.O.A. AMD, D.29,G.1)

Zamanla harap olan tekke H.1291/M.1874 tarihinde Namık Paşazade Cemil Paşa tarafından tamir ettirilmiş ve bu sırada da ahşap türbe binasını inşa ettirmiştir (Haskan285). Tanman, BOA’da bulunan 1301/1883 tarihli bir belgeye dayanarak tekkenin yıkılmaya yüz tuttuğu ve 20.334 kuruş harcanarak onarılması için irade çıktığını belirmektedir (Tanman:41). I.Dünya savaşı sırasında içine asker yerleştirilen tekke daha sonra aynı tarikata mensup Trabzonlu Mehmet Efendi tarafından esaslı bir onarım daha geçirir (Haskan: 285)

1913-14 yıllarına tarihlenen ve Alman Mavileri olarak adlandırılan haritalarda D.8/4 paftasında Nalçacı Sokak üzerinde  “Tekke” olarak gösterilen taşınmaz bütün birimleriyle ve dış kontur ölçüleriyle birlikte verilmiştir(Resim1)

1931 tarihli Pervititch Sigorta Haritaları’nda (Resim 2) ise Nalçacı Hasan Sokağı’nda 254-525 adalar arasında kalan bölümde kagir olan türbe ile minare işaretlenmiş, diğer kısımlar ise “ruines” (harabeler) olarak gösterilmiştir. Yine bu yıllarda tekke alanı hazire dışında gecekondularla işgal edilmişti (Resim 3,4,5).

Harap durumda olan mescid ve tevhidhane 1946’da,tekkenin müştemilatı ise 1970’te şahıslara satılmış olup rekonstrüksiyonu gerçekleştirilmeden önce minare ve hazire dışında tamamen ortadan kalkmıştı (Resim 6,7).

Halvetîliğe bağlı olarak faaliyete geçen Nalçacı Tekkesi, M. Tuluî Efendi’nin 1155/ 1742’de posta geçmesiyle, silsile itibariyle Halvetîliğin Şabani koluna bağlanan Nasuhî koluna, 1280/1863’ten kısa süre önce de Şeyh Mustafa Enveri Efendi’nin (Ölm. 1872) bu görevi devralmasıyla, aynı silsileden Kuşadavî koluna intikal etmiş ve bu durum tekkelerin kapatılmasına kadar sürmüştür (Tanman:42).

Tekkenin şeyhleri şu kimselerdir: Mudurnulu Nalçacı Şeyh Halil Efendi (ölm. 1657); Mudurnulu İplikçi Şeyh Ebubekir Efendi (ölm. 1671); Şeyh Mehmed Efendi (ölm. 1742); Mudurnulu Şeyh Mehmed Tuluî Efendi (ölm. 1756): Halvetîliğin Nasuhî kolunu kuran Şeyh Nasuhî Mehmed Efendiye (ölm. 1718) intisab etmiş, oğlu Şeyh Ali Alaeddin Efendi’den (ölm. 1751) hilafet almıştır. Mudurnulu Şeyh Abdullah Rüşdî Efendi’nin oğlu ve Şeyh M. Tuluî Efendi’nin damadı Şeyh Hüseyin Efendi (ölm. 1767); Şeyh Hüseyin Efendi’nin oğlu Şeyh Mehmed Rüşdî Efendi (ölm. 1816); Şeyh M. Rüşdî Efendi’nin oğlu Şeyh Ahmed Reşid Efendi (ölm. 1863); Şeyh Mehmed Tevfik Bosnevî’nin (ölm. 1866) halifesi Şeyh Mustafa Enveri Efendi (ölm. 1872). Aynı zamanda güçlü bir âlim ve şair olan M. Enveri Efendi, Nalçası Tekkesi postnişini M. Rüşdî Efendi’nin dervişi iken gizlice M. Tevfik Bosnevî’ye intisap ederek kendisinden hilafet almış, durumu sonradan öğrenen M. Rüşdî Efendi meşihat makamını kendisine terk etmiştir. Tekkenin postuna kendisinden sonra oğulları Şeyh Mehmed Tayyar Bey (ölm. 1910) ile Şeyh İhsan Bey (ölm. 1946) geçmişlerdir. (Tanman:42, Haskan: 285,286)

Nalçacı Şeyh Halil Efendi’ye ait kabrin şâhideleri günümüze gelememiştir. Hazirede gömülü olanlardan biri de mezarı günümüze kadar gelebilen Şeyh Mehmed Tevfik Bosnevi’dir.

Nalçacı Dergâhı 2005 yılında İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından Bosnavî Mehmet Tevfik Efendi Nalçacı Halil Külliyesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ne ihya edilmek üzere tahsis edilmiştir. Dernek projenin başlangıcında sonuna kadar konuyla yakından ilgilenmiş olup çıkan güçlüklerin aşılmasında ön ayak olmuştur.

Tekke ve müştemilatın görsel ve yazılı belgelere göre hazırlanan rekonstrüksiyon projesi(Resim 8), 16.09.2008 tarihinde İstanbul VI. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca uygun bulunmuştur. Bu rekonstrüksiyon projesine göre Üsküdar Belediyesi tarafından İl Özel İdaresi katkılarıyla ihale edilen uygulama ihalesi TAKSİM YAPI Mimarlık İnşaat Restorasyon Ltd. Şti. olarak uhdemizde kalmıştır.

Yapının parselasyonu ve bina köşe noktalarının arazi üzerinde köşe noktaları belirlenmesi işlemi sırasında parselin ve parsel içinde kalan yapıların alana yerleştirilmesinde bir takım sorunlarla karşılaşılmıştır. Üsküdar Belediyesi ile yapılan toplantılar sonucunda proje müellifi rekonstrüksiyon projesinde tadilata giderek mevcut parsele göre proje revize edilerek Koruma Bölge Kurulunun onayına sunulmuştur. Tadilat projesi Bölge Kurulu’nun 04.02.2010 tarihi ve 2394 sayılı karar ile uygun bulunmuştur.

Bu proje göre tekkenin uygulamasına başlanıldı. Mevcut dolgu toprak üzerine (Resim 6) yapı temellerinin yapılması statik açıdan sakıncalı olduğundan, daha önce alınan jeoteknik rapora göre onaylı tadilat projesindeki bina ve bahçe kotları dikkate alınarak, tekke ve müştemilatın oturacağı zemindeki dolgu toprak kaldırılarak, sağlam zemine temeller atılmıştır. Kısa zamanda yapının taşıyıcı strüktürü oluşturulmuş oldu (Resim 9).

Uygulama esnasında tespit edilen; minare (Resim 11) sisteminde belirsizliklerin olması, ayrıca rekonstrüksiyon projesine mihrap, minber, tavan kaplama detayları (Resim 16,17,18), mahfil, merdiven korkuluklarının ne şekilde olacağının belirtilmemesi, kapı, pencere oranlarının, dönem örnekleri ile cephelerin ve minarenin dönemin mimarisiyle uyuşmaması sonucunda, dönem örnekleri araştırılarak dönemine uygun olarak proje ikinci kez revize edilmiştir. Ayrıca tekkenin çevresine ait peyzaj projesi hazırlanarak, bahçe düzenlemesinin de uygulaması yapılmıştır. Avlu iç bölümü zemin kaplamaları küfeki taş olarak yapılmıştır (Resim 12).

2010 baharında başlanılan Nalçacı Tekkesi uygulama işi iki yılda tamamlanmış 2 Mart 2012 tarihinde aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mimar Kadir Topbaş, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, İstanbul İl Özel İdare Genel Sekreteri Sabri Kaya, Vakıflar İstanbul II. Bölge Müdürü Saffet Ertürk, Kiptaş Genel Müdürü İsmet Yıldırım, TRT İstanbul Bölge Müdürü Şakir Özbek’, Üsküdar Belediye Başkan Yardımcıları Hilmi Türkmen ve Sami Er’in de bulunduğu ve geniş katılımın olduğu açılış töreniyle hizmete girmiştir (Resim 19).

KAYNAKÇA

Alman Mavileri Cilt I, yayına Haızrlayan: İrfan Dağdelen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü yayınları, İstanbul 2006

Ayvansarayî Hüseyin Efendi: Ali Sati Efendi/Süleyman Besim Efendi: İstanbul Cami ve Diğer Sivil Mimari Yapılar (Haz. Nezih Galitekin), İstanbul 2001

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri AMD, Dosya:29,Gömlek:1

Haskan, Mehmet Mermi, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar I,Üsküdar Belediyesi Yayınları,İstanbul 2001.

Esin Demirel İşli, İstanbul Tekkeleri Mimarisi, Eklentileri ve Restorasyonu, Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enst. Yayımlanmamış Doktora Tezi, 1998

Kolağası Mehmed Raif, Mir’at-ı İstanbul 1.Cilt, Yayına haz. Günay Kut-Hatice Aynur, İstanbul 1996.

Konyalı, İbrahim Hakkı. Üsküdar TarihiI, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Yay. İstanbul 1976.

Pervititch, Jacques; Sigorta Haritalarında İstanbul, Axa Oyak ve Tarih Vakfı Yay. Pafta 57.

Tanman Baha, “Nalçacı Tekkesi”, D.B.İstanbul Ansiklopedisi, C.6, K.Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul 1994,s.41-42

Sevilay Tuncer ULUDAĞ

Restorasyon Uzmanı Y. Mimar

1-almanmavisi 1914
1-almanmavisi 1914
2-Pervititch 1931
2-Pervititch 1931
3.-Tekke-arsasının-gecekondulaştığı-dönem-İ.VI-N.K.V.K.B.K.Arşivi
3.-Tekke-arsasının-gecekondulaştığı-dönem-İ.VI-N.K.V.K.B.K.Arşivi
4-Tekke-arsasının-gecekondulaştığı-dönem-İ.VI-N.K.V.K.B.K.Arşivi-
4-Tekke-arsasının-gecekondulaştığı-dönem-İ.VI-N.K.V.K.B.K.Arşivi-
6-Tekke arsasının uygulamaya başlanmadan önceki görünüşü
6-Tekke arsasının uygulamaya başlanmadan önceki görünüşü
7-Tekke arsasının sokaktan görünüşü
7-Tekke arsasının sokaktan görünüşü
9-Tekkenin-inşaatının-taşıyıcı-iskeletinin-kurulması.
9-Tekkenin-inşaatının-taşıyıcı-iskeletinin-kurulması.

11-Minarenin-inşaatı-sırasındaki-görünümü

12-Dergahın mescit ve müştemilatın avludan görünüşü
12-Dergahın mescit ve müştemilatın avludan görünüşü
14-Dergahın minareden görünüşü
14-Dergahın minareden görünüşü
16- Mescidin harim kısmı minber ve mihrabı (2)
16- Mescidin harim kısmı minber ve mihrabı (2)
17. Mescidin üst mahfilde görünüşü
17. Mescidin üst mahfilde görünüşü
18-Mescidi harim kısmı kapı ve mahfil kısmının ögünüşü
18-Mescidi harim kısmı kapı ve mahfil kısmının ögünüşü
13-Dergahın müştemilatı
13-Dergahın müştemilatı

MAKEDONYA, RADANYA MAHMUT AĞA CAMİİ’NİN RESTORASYONU

1

16.YÜZYIL OSMANLI MİRASININ DOĞUŞUNUN ÖYKÜSÜ

1.Yapı Tarihçesi

      1.1.Yapının 2012 yılındaki durumu

2.2012-2014 yılları arasında yapılan restorasyon uygulaması

      2.1 Yapıda yapılan güçlendirme müdahaleleri

      2.2 Cephelerde yapılan onarımlar

      2.3 Minarede yapılan onarımlar

      2.4 Son cemaat bölümünde yapılan onarımlar

      2.5 Cami içerisinde yapılan onarımlar

      2.6 Yapı çevre düzenlemesi

 3.SONUÇ

4.UYGULAMA ÖNCESİ VE SONRASI FOTOĞRAF BELGELEMESİ

1.Yapı Tarihçesi

Radanya köyü, Makedonyanın İştip şehrinden 15-20 km uzaklıkta bulunan Karbintsi Belediyesi’ne bağlı bir köydür. Radanya köyünde bulunan Mahmut Ağa Camii, 15. yüzyılda Osmanlı Devleti tarafından inşa edilmiştir. Bu cami bir zamanlar bu toprakların Türklere ait olduğunu simgelemektedir. Türkiye’ye göç ile beraber Radanya köyünde de Türkler kalmamıştır ve cami yalnızlığa terk edilmiştir. Harap durumda olan caminin uygulama ihalesi Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yapılmış ve Taksim Yapı firması tarafından ihale alınmıştır. Radanya Mahmud Ağa Cami restorasyonu Eylül 2014 yılında restorasyonu tamamlanmıştır.

1.1.Yapının 2012 yılındaki durumu

Radanya Mahmud Ağa Cami bakımsızlık, hava koşulları gibi etkenlerle günümüze sadece beden duvarı ve minaresi ile ulaşabilmiş Osmanlının Balkanlarda yapmış olduğu eserlerden biridir.

2012 yılında alanda harap bir yapı ile karşılaşılmıştır. Son cemaat çatısı, taşıyıcı sütunları olmayan, harim çatı örtüsü yıkılmış yok olmuş, döşemesi, kapı penceresi, minberi olmayan içerisi kar dolu kültür mirasımız  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümetinin ortak çalışmaları sonucunda ayağa kaldırılmıştır.

Beden duvarları ve minaresi ile günümüze ulaşan yapıya geç dönemde betonarme döşeme, merdiven,hatıl ..vb. muhdes ekler eklenmiştir.
Beden duvarları ve minaresi ile günümüze ulaşan yapıya geç dönemde betonarme döşeme, merdiven,hatıl ..vb. muhdes ekler eklenmiştir.
2012 senesi, uygulama öncesi yapının durumu
2012 senesi, uygulama öncesi yapının durumu
2012 senesi, uygulama öncesi yapının durumu (üst kot pencerelerinin olduğu duvarlar geç dönemde köyde oturanlarca yapılmıştır)
2012 senesi, uygulama öncesi yapının durumu (üst kot pencerelerinin olduğu duvarlar geç dönemde köyde oturanlarca yapılmıştır)
2012 senesi, uygulama öncesi yapının durumu (üst kot pencerelerinin olduğu duvarlar geç dönemde köyde oturanlarca yapılmıştır)
2012 senesi, uygulama öncesi yapının durumu (üst kot pencerelerinin olduğu duvarlar geç dönemde köyde oturanlarca yapılmıştır)

2.2012-2014 yılları arasında yapılan restorasyon uygulaması

      2.1 Yapıda yapılan güçlendirme müdahaleleri

Radanya Mahmud Ağa Cami Projelerinin hazırlanması için Makedonya Milli Konzervasyon Merkezi (MKM) ile Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı TİKA arasında bir sözleşme yapılmıştır. Bu sözlşemeye göre proje yüklenicisi Tika, projeyi yürütüp hazırlayacak ekip ise MKM’ de bulunun uzman ekip olmuştur. Cami mimari, taşıyıcı sistem, makine ve elektrik projeleri hazırlanmıştır.

Türkiye ve Makedon yetkililerince onaylanan projelere uygun olarak yapımına başlanan cami restorasyonun da öncelikle Taşıyıcı sistem projesinde istenen harim köşe noktalarındaki kolonların ve temellerinin yapımına başlanılmadan önce restorasyon projesinde ön görülen beden duvarlarında özgün olmayan geç dönem örgülerin sökümü yapılmıştır. Söküm yapılmadan önce sökülecek her taş numaralandırılmış, daha sonra tekrardan kullanılacağı için itina ile sökülerek toprak üstünde söküldüğü yerlerine göre yerleştirilmiş, projelendirilmiştir.

Şekil 1; Onaylı restorasyon projesinde güneydoğu duvarının üzerinde kırmızı hat ile işaretli bölüm özgün olmayıp geç dönem örülmüştür. Bu nedenle bu bölümdeki taşlar numaralandırılarak itina ile sökülmüştür. Diğer tüm cephelerdeki sökümler onaylı projesine uygun olarak yapılmıştır.
Şekil 1; Onaylı restorasyon projesinde güneydoğu duvarının üzerinde kırmızı hat ile işaretli bölüm özgün olmayıp geç dönem örülmüştür. Bu nedenle bu bölümdeki taşlar numaralandırılarak itina ile sökülmüştür. Diğer tüm cephelerdeki sökümler onaylı projesine uygun olarak yapılmıştır.
Söküm öncesi (fotoğraf 1)
Söküm öncesi (fotoğraf 1)
Söküm sırasında çekilen fotoğraf (fotoğraf 2)
Söküm sırasında çekilen fotoğraf (fotoğraf 2)

Sökümü yapılacak duvarlarda önce taşlar numaralandırılmış daha sonra restorasyon projesine uygun olarak itinalı bir şekilde sökülmüştür.

Zemin kot pencerelerine kadar sökümü yapılan beden duvarları (fotoğraf 3)
Zemin kot pencerelerine kadar sökümü yapılan beden duvarları (fotoğraf 3)
Zemin kot pencerelerine kadar sökümü yapılan beden duvarları (Fotoğraf 4)
Zemin kot pencerelerine kadar sökümü yapılan beden duvarları (Fotoğraf 4)

Söküm işlemleri sonucunda hafifleyen beden duvar köşeleri öncelikle taşıyıcı sistem projesine uygun olarak çürütülmüştür. Taşıyıcı sistem projesindeki detaylara uygun olarak demirleri bağlanan kalıpları oluşturulan köşe kolonlarının betonu dökülmüştür. Bu iş kalemi ile birlikte korunacak olan beden duvarlarında tespit edilen çatlaklara MKM den alınan rapor doğrultusunda hazırlanan malzeme karışımları ile enjeksiyon yapılmıştır.

Mkm tarafından hazırlanılan taşıyıcı sistem projesinde planda da görüldüğü üzere köşelerde betonarme kolon yapılmıştır. (şekil 2)
Mkm tarafından hazırlanılan taşıyıcı sistem projesinde planda da görüldüğü üzere köşelerde betonarme kolon yapılmıştır. (şekil 2)
Mkm tarafından hazırlanılan taşıyıcı sistem proje kesitinde yapılacak uygulamalar detay numaraları ile gösterilmiş, detaylar diğer paftalarda verilmiştir. (şekil 3)
Mkm tarafından hazırlanılan taşıyıcı sistem proje kesitinde yapılacak uygulamalar detay numaraları ile gösterilmiş, detaylar diğer paftalarda verilmiştir. (şekil 3)
Köşe kolon detayı (şekil 4)
Köşe kolon detayı (şekil 4)

Kolon temel imalat fotoğrafları;

Kolonların geleceği köşe noktalarda çürütme yapılmış, taşıyıcı sistem projesindeki temel alt kotuna kadar temel kazısı tamamlanmıştır. (fotoğraf 5)
Kolonların geleceği köşe noktalarda çürütme yapılmış, taşıyıcı sistem projesindeki temel alt kotuna kadar temel kazısı tamamlanmıştır. (fotoğraf 5)
Kolon ve temel imalatları (fotoğraf 6 ve 7)
Kolon ve temel imalatları (fotoğraf 6 ve 7)
Kolon ve temel imalatları (fotoğraf 6 ve 7)
Kolon ve temel imalatları (fotoğraf 6 ve 7)

Köşe kolon imalatları ile birlikte şekil 3 de belirtilen pos 2; yatay kiriş bağlantıları, pos 3 deki kolon detayları, pos 4 de yine yatay kiriş bağlantıları projelerine uygun olarak yapılmıştır. İç kısımda betonarme güçlendirme ile birlikte dış bölümde, beden duvarları da kesme taş ile örülmeye devam etmiştir.

Kubbe kasnak ve kubbe örtüsü de betonarme olarak yapılmıştır.

Betonarme olan kubbe kalıplarının yapılması (fotoğraf 8)
Betonarme olan kubbe kalıplarının yapılması (fotoğraf 8)
Betonarme olan kubbe kalıplarının yapılması (fotoğraf 9)
Betonarme olan kubbe kalıplarının yapılması (fotoğraf 9)
Betonarme kasnak dış yüzüne kesme taş kaplama yapılmıştır (fotoğraf 10)
Betonarme kasnak dış yüzüne kesme taş kaplama yapılmıştır (fotoğraf 10)

2.2 Cephelerde yapılan onarımlar

 

Caminin iç kısmında betonarme güçlendirmeler devam ederken, restorasyon projesine uygun olarak sökülen taş duvarlar özgün taş ve özgün taş özelliğine sahip alana getirtilen taşlar ile yeniden örülmüştür. Beden duvar üst kotuna projesine uygun taş silme işlenerek paslanmaz kenet ve zıvanalarla yerine montajlanmıştır. Betonarme olan kasnak duvarı ön cephesi kesme taş ile kaplanmış, kubbe eteğinde taş silme işlenerek kubbe etek kısmı tamamlanmıştır. Beden duvarlarında MKM tarafından onaylanan derz numunesine göre derzleme yapılmıştır.

Mevcutta bulunan lokmalı demir parmaklıklar paslarından arındırılmış, kopmuş olan lokmalar özgün ebatlarına uygun olarak imal ettirilerek yerlerine konulmuştur.

Zemin katta pencere yan ve üst lentoları pencere aynaları özgün taş özelliğine sahip taş ile tamamlanmıştır. Üst pencere kemerleri sivri kemer olarak yeniden örülmüştür.

Kubbe üst kısmı ve saçak bölümleri kurşun örtü ile kaplanmış, yapı 16. Yüzyıl klasik mimari camisi olarak restorasyonu tamamlanmıştır.

İçerideki betonarme karkas sistem yapımı devam ederken dış cephede kesme taş kaplama ve moloz örgü duvar sistemi yapılmaya devam edilmiştir (fotoğraf 11)
İçerideki betonarme karkas sistem yapımı devam ederken dış cephede kesme taş kaplama ve moloz örgü duvar sistemi yapılmaya devam edilmiştir (fotoğraf 11)
İçerideki betonarme karkas sistem yapımı devam ederken dış cephede kesme taş kaplama ve moloz örgü duvar sistemi yapılmaya devam edilmiştir (fotoğraf 11)
İçerideki betonarme karkas sistem yapımı devam ederken dış cephede kesme taş kaplama ve moloz örgü duvar sistemi yapılmaya devam edilmiştir (fotoğraf 11)
Beden duvarı üst kısım silme taş montajı (fotoğraf 12)
Beden duvarı üst kısım silme taş montajı (fotoğraf 12)
Silme montajı (fotoğraf 13)
Silme montajı (fotoğraf 13)
Cephede kullanılan yeni taş yüzeylerin ön yüzleri, eski taşlar ile uyumlu bir görüntüye sahip olması için el ile mucartalanmıştır. (fotoğraf 14)
Cephede kullanılan yeni taş yüzeylerin ön yüzleri, eski taşlar ile uyumlu bir görüntüye sahip olması için el ile mucartalanmıştır. (fotoğraf 14)
Söveler yenilenmiş, lokmalı parmaklıklar onarılarak antipas sürüldükten sonra yağlı boya ile boyanmıştır (fotoğraf 15)
Söveler yenilenmiş, lokmalı parmaklıklar onarılarak antipas sürüldükten sonra yağlı boya ile boyanmıştır (fotoğraf 15)

2.3 Minarede yapılan onarımlar

Minare petek bölümü, külah kısmı özgün olmayıp geç dönem eklentisi olduğundan restorasyonda sökülmüştür. Restorasyon projesine uygun olarak kesme taştan petek kısmı ve şerefe korkulukları yeniden yapılmıştır. Külah kısmı, alemi de yenilenmiştir.

Derzleri alınan gövde ve petek kısmı su ile temizlendikten sonra MKM tarafından seçilen derz karışım oranlarına göre yeniden yapılmıştır.

Minare gövdesinde derz yapımı (fotoğraf 16)
Minare gövdesinde derz yapımı (fotoğraf 16)
Yeni yapılan petek taşları el ile mucartalanmıştır (fotoğraf 17)
Yeni yapılan petek taşları el ile mucartalanmıştır (fotoğraf 17)
Minare petek ve korkulukları (fotoğraf 18)
Minare petek ve korkulukları (fotoğraf 18)
Minare iç duvarlarında da derzler alınmış ve tekrar derzleme yapılmıştır (fotoğraf 19)
Minare iç duvarlarında da derzler alınmış ve tekrar derzleme yapılmıştır (fotoğraf 19)

2.4 Son cemaat bölümünde yapılan onarımlar

Son cemaat bölümünün su basman döşemesi dışında yok olmuş bir şekilde ulaşmıştır. Çatı örtüsünü taşıyan taş sütunlarının alanda dağınık olarak bulunmuş, numaralandırılarak imitasyon harç ve taş ile onarımları yapılmıştır. Mevcuta olmayan sütun başlıklarına özgününe uygun olarak taştan işlenmiştir.

Son cemaat su basman taş örgüsü onarımları ve derzlemeleri yapılmış, döşemesi için kotlar alınarak hafriyatı yapıldıktan sonra blokaj ve şapı atılmak sureti ile taş kaplama yapılmıştır. Özgününe uygun olarak taşlar belli ebatlarda değil kayrak taş döşeme şeklinde yapılmıştır.

Sütunlar özgün yerlerine onarımları tamamlandıktan sonra monte edilmiştir. Sütunlar birbirlerine ve beden duvarlarına özgün yapım sistemine uygun olarak5x5 dolu gergi demiri ile bağlanmıştır. Ahşap karkaslı kırma çatı sütuna ve cami kuzey beden duvarına oturtularak yapılmıştır. Ahşap çatı iç tavanı da ahşap çıta tanzimi ile kaplanmıştır. Çatı üst örtüsü kurşun olarak yapılmıştır.

Taş sütunlar üzerine ahşap kemer sistemi yapılarak oturtulan çatı altında kalan alınlar bağdadi sıva ile sıvanmıştır.

Son cemaat su basman taş örgüsü yenilenmiş, onarımları yapılarak derzlenmiştir. (fotoğraf 20)
Son cemaat su basman taş örgüsü yenilenmiş, onarımları yapılarak derzlenmiştir. (fotoğraf 20)
Kayrak taş düzeni ile son cemaat döşemesi yapılmıştır (fotoğraf 21)
Kayrak taş düzeni ile son cemaat döşemesi yapılmıştır (fotoğraf 21)
Kayrak taş düzeni ile son cemaat döşemesi yapılmıştır (fotoğraf 22)
Kayrak taş düzeni ile son cemaat döşemesi yapılmıştır (fotoğraf 22)
Sütunlar gergi demiri ile özgün sistemine uygun olarak bağlanmıştır (fotoğraf 23)
Sütunlar gergi demiri ile özgün sistemine uygun olarak bağlanmıştır (fotoğraf 23)
Sütun başlıklarında bulunan kayıplar taş tümleme ile tamamlanmıştır. (fotoğraf 24)
Sütun başlıklarında bulunan kayıplar taş tümleme ile tamamlanmıştır. (fotoğraf 24)
Son cemaat sütun üst kısımları ahşap kemer sistemi ile geçilmiştir (fotoğraf 25)
Son cemaat sütun üst kısımları ahşap kemer sistemi ile geçilmiştir (fotoğraf 25)

2.5 Cami içerisinde yapılan onarımlar

Cami içerisi uygulama öncesi moloz yığınları ile dolu olup hiçbir mimari elemanı günümüze ulaşamamış durumda idi.

Öncelikle yapı kubbesi yapıldıktan sonra beden duvarları kubbe ve kasnak duvarlarında kaba ve ince sıvalar tamamlanmış, su bazlı boya ile boyanmıştır.

Restorasyon projesine uygun olarak zemin kotuna göre harim döşemesi hafredilmiş, blokaj yapıldıktan sonra düzeltme şapı atılmıştır. Üst kısmında ahşap kadronlar yapılarak ahşap rabıta döşeme imalatı tamamlanmıştır.

Denizlikler taş olarak yapılmıştır.

Yine projesine uygun olarak ahşap karkas sistemli kuzey duvarına bitişik konumlanmış kadınlar mahfili tamamlanmıştır.  Kadınlar mahfiline girişin sağında olan ahşap karkaslı bir merdiven ile çıkılmıştır. Mahfil tavanı da Osmanlı klasik tavan tanzimlerine uygun olarak çıtalı tavan yapılmıştır.

Ahşap kanatlı pencere doğramaları, harim giriş kapısı imalatları gerçekleştirilmiştir.

Mevcutta olmayan ahşap minber ve vaiz kürsüsü yapılmıştır. Taş olan mihrap bölümünün onarımları, konservasyonu bitirilmiştir.

Harim içerisinde elektrikli halı döşenmiş, ayrıca bir ısıtma sistemi yapılmamıştır.

Sıvaları yapılan harimde döşemede yeniden yapılmıştır (fotoğraf 26)
Sıvaları yapılan harimde döşemede yeniden yapılmıştır (fotoğraf 26)
Yerinde olmayan kadınlar mahfili ahşap olarak yeniden yapılmıştır (fotoğraf 27)
Yerinde olmayan kadınlar mahfili ahşap olarak yeniden yapılmıştır (fotoğraf 27)
Mihrap bölümü onarımları yapılmış, sağ ve sol kısımdaki taş sekiler yenilenmiştir (fotoğraf 28)
Mihrap bölümü onarımları yapılmış, sağ ve sol kısımdaki taş sekiler yenilenmiştir (fotoğraf 28)

2.6 Yapı çevre düzenlemesi

Cami restorasyonu ile birlikte avlu bölümü çevre düzenlemesi de işin kapsamında yapılmıştır.

Öncelikle özgün şadırvan yerinde arkeolojik kazı yapılmış, şadırvanın su haznesi bulunmuştur. Bu tespitler ışığında şadırvan su hazne bölümü, oturakları ve çatı örtüsü ile restorasyon projesine uygun olarak yeniden yapılmıştır. Çokgen planlı ahşap karkaslı çatı örtüsü ahşap dikmelere taşıtılmıştır. Ahşap dikme pabuçları yine klasik Osmanlı mimarisine uygun olarak taş kaideden yapılmıştır. Şadırvan çatı karkas altı ahşap çıta tanzimi ile kaplanmıştır.

Projesinde bulunan tuvalet ve ofis yapısının olduğu dikdörtgen planlı betonarme yapı bahçenin kuzeydoğu yönünde inşa edilmiştir.

Kayrak taşı ile yürüme yolları yapılmış, cami etrafına drenaj sistemi yapılmıştır. Özgün olan doğu bahçe duvarı ihya edilmiş, diğer bahçe duvarları moloz taş duvar sistemi ile derzli olarak örülmüştür. Harpuşta olarak alaturka kiremit ile bahçe duvarı sonlandırılmıştır. Kuzey yönündeki özgün bahçe girişi yine kesme taş olarak onarılmıştır.

Çevre düzenlemesi kapsamında çevre aydınlatmaları da yapılmıştır.

Yeniden örülen bahçe duvarları (fotoğraf 29)
Yeniden örülen bahçe duvarları (fotoğraf 29)
Şadırvan, yürüme yollu ve ihya edilen kuzey avlu giriş kapısı (fotoğraf 29)
Şadırvan, yürüme yollu ve ihya edilen kuzey avlu giriş kapısı (fotoğraf 29)

3.Sonuç

Balkanlarda günümüze ulaşan ve çok az kalan Osmanlı Mirası Kültür Eserlerimizin onarılarak gelecek kuşaklara aktarılması konusunda Makedonya Radanya Mahmud Ağa Cami Restorasyonu çok önemli ve değerli bir uygulama olmuştur.

Tika ve Makedonya Konservasyon Merkezinin karşılıklı protokol ile yaptırdığı cami restorasyonu Taksim Yapı Mimarlık İnşaat Restorasyon Turizm San.ve Tic. Ltd. Firması tarafından yapılmıştır.

Klasik dönem (16.yüzyıl) Osmanlı mirası olan yapı uygulaması restorasyon ilke ve kriterlerine uygun olarak tamamlanmış olup gelecek kuşaklara aktarımı sağlanmıştır.

RADANYA MAHMUD AĞA CAMİ RESTORASYON ÖNCESİ VE SONRASI FOTOĞRAF BELGELERİ

RESTORASYON ÖNCESİ FOTOĞRAFLAR

 

Kuzey cephesi
Kuzey cephesi
Güney ve doğu cepheleri
Güney ve doğu cepheleri
Güney ve doğu cephesi ile minare
Güney ve doğu cephesi ile minare
Harim iç bölümü
Harim iç bölümü
Betonarme kadınlar mahfili döşemesi
Betonarme kadınlar mahfili döşemesi
Harim kuzey duvarı
Harim kuzey duvarı
Harim içinden geç dönemde örülen duvar bölümü
Harim içinden geç dönemde örülen duvar bölümü

RESTORASYON SONRASI FOTOĞRAFLAR

 

Güney cephesi
Güney cephesi
Güney ve doğu cephesi
Güney ve doğu cephesi
Batı cephesi
Batı cephesi
Kuzey cephesi
Kuzey cephesi
Kuzey cephesi
Kuzey cephesi
Cami,şadırvan ve tuvalet yapısı
Cami,şadırvan ve tuvalet yapısı
Son cemaat
Son cemaat
Son cemaat
Son cemaat
Harim güney cephesi
Harim güney cephesi
Kadınlar mahfili
Kadınlar mahfili
Harim
Harim
Harim batı cephesi
Harim batı cephesi
Mahfil ahşap tavanı
Mahfil ahşap tavanı
Harim doğu cephe
Harim doğu cephe

 

Zeytinburnu Merkez Efendi Hamamı Restorasyonu

YAPININ KONUMU

Zeytinburnu İlçesi, Merkez Efendi Mahallesi;  2932 Ada 17 Parselde yer alan Merkez Efendi Hamamı, İstanbul kara surlarının bugün “Mevlanakapı” , “Mevlevihane Kapısı” veya eski ismiyle “Yeni Kapı” adı verilen kapısı karşısında yer alan Merkezefendi Külliyesi’nin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Hamam, Merkez Efendi Caddesi ile Mevlevihane Caddesi’nin kesiştiği köşede yer almaktadır.

Hava Fotoğrafında Yapının Konumu
Hava Fotoğrafında Yapının Konumu

YAPININ TARİHÇESİ

Külliye, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Mimar Sinan’ın eserlerinin listelendiği Adsız Risale, Tuhfetül Mimarin’de ve son olarak Tezkiret-ül Ebniye’de “Yenikapu Haricinde Merkez Efendi Hamamı* şeklinde adı geçen Hamam, Merkez Efendi Vakfındandır. Kanuni’nin kız kardeşi Şah Sultan tarafından 1552-1572 tarihleri arasında külliye ile birlikte yaptırıldığı düşünülmektedir. Merkez Efendi Hamamı için, 959/1551 tarihli vakfiyede “… Yeni kapu dimekle ma’ruf kapının haricinde vakii olup… çifte hamam dimekle ma’ruf hamamı… şeklinde geçtiğini Dr. Aydın yüksel “Kanuni Devri Osmanlı Mimarisi” adlı eserinde belirtmektedir.

PROJE ÇALIŞMALARI

Rölöve

Yapının uygulamasının yapılması için öncelikle mevcut durumun tespiti gerekmektedir. Merkez Efendi Hamamı içinde restorasyon ilkeleri dikkate alınarak rölöve, mevcut durum tespiti, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanmıştır.

Yapının mevcut durumu incelendiğinde;

Plan Özelliği

Eyvanlı (Haçvari) Hamam Planı Şeması
Eyvanlı (Haçvari) Hamam Planı Şeması

Merkezefendi Hamamı planlama tanımlaması Erkekler ve Kadınlar kısımları için ayrı olarak yapılacaktır. Hamam üç taraftan binalarla çevrilmiştir. Kadınlar kısmı, Merkezefendi Caddesi’nden girilen soyunmalık kısmı ve ona bağlı sıcaklık kısmından oluşmuştur. Sıcaklık kısmından traşlık ve helaya geçiş bulunmaktadır. Erkekler kısmının girişi de Merkez Efendi Caddesi’ndendir. Ahşap soyunmalık kısmından ılıklık bölümüne geçilir ve ardından haçvari planla inşa edilmiş, ortalarda eyvanları ve köşelerde halvet hücrelerinin yer aldığı bir düzende inşa edilen sıcaklığa ulaşılır. Erkekler sıcaklık kısmının duvarına bitişik olarak soğuk su deposu ve sıcak su deposu yerleştirilmiştir. Sıcak su deposuna bakan tarafta külhan ve odun deposu yer almaktadır. Hamamın sıcak su deposu üstüne bir gecekondu bulunmaktadır.

 

Erkekler Soyunmalık Bölümü

Soyunmalık kısmının girişi Merkez Efendi Caddesi üzerindendir. Hamama bir giriş avlusundan ulaşılmaktadır. Hamam girişinin sol tarafında niteliksiz yeni yapılar yer almaktadır.

Z26 (Çay Ocağı)

Avluya girince sağda sonradan inşa edilen Z26 çay ocağı bulunmaktadır. Girişte solda yer alan köfteci tarafından kullanılmaktadır. Çatısı ondüline ile kaplı olan mekânın zemini seramiktir.

Z15 (Depo)

Giriş kapısının sağında yer alan deponun girişi hamamın içinden soyunmalık bölümündendir. Giriş avlusuna bakan bir penceresi bulunmaktadır.

Z01 (Soğukluk, Soyunmalık)

Yoldan ulaşılan soyunmalık kısmı ahşap karkas taşıyıcılı, bağdadi sıvalı geleneksel yapım tekniğiyle inşa edilmiştir. Soyunmalık girişinde demirden bir kapı ve onun üstünde basit tenekecilik işi bir sundurma saçak yer almaktadır. Giriş avlusundan basamaklarla soyunmalık zeminine ulaşılmaktadır.  Soyunmalık zemini ile giriş avlusu arasında 48 cm kot farkı bulunmaktadır. Soyunmalık kısmının zemin kaplamaları karo mozaikle değiştirilmiştir. Geleneksel hamamlarda soyunma kısmı ortasında yer alan mermer süs havuzu yerini teneke bir sobaya bırakmıştır. Soyunma bölümünün ortasında yer alan aydınlık feneri ondülin levha ile kaplanmıştır. Solda kasa görevini gören bir tezgâh ile üst kata çıkan merdiven bulunmaktadır. Merdiven önünde dinlenmek için oturma kısmı yer almaktadır. Soyunma kabinlerinin bulunduğu kısımda yer alan sekinin malzemesi de karo mozaikle değişmiş, ahşap soyunma kabinleri yapılmıştır. İçeriden lambriler ile 120 cm yüksekliğe kadar kaplanmıştır. Z2’den Z13’e kadar yer alan soyunma kabinleri içerisinde dinlenme yatağı ve askılarıyla bir örnek olarak yapılmıştır. Giriş kapısının hemen önünde ahşaptan temiz havlu tezgâhı bulunmaktadır. Ilıklık kısmına geçişin yan tarafında mermerden bir çamaşır tezgâhı vardır. Hamamda kullanılan havlu ve peştamalların yıkanması için bu bölüm kullanılmaktadır.

Erkekler Kısmı Avlu Bölümünden Soğuklukların Görünüşü
Erkekler Kısmı Avlu Bölümünden Soğuklukların Görünüşü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Cephe Görünüşü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Cephe Görünüşü
Erkekler Bölümü Soğukluk İç Bölümü
Erkekler Bölümü Soğukluk İç Bölümü
Erkekler Soğukluk Kısmı Locaları
Erkekler Soğukluk Kısmı Locaları

Z14 (Mutfak)

Girişte sağ tarafta yer alan mutfak bölümünün zemini karo mozaiktendir. Yemek pişirme bölümü ve bulaşık için eviyesi bulunmaktadır. 77 cm genişliğinde 47 cm derinliğinde ocak nişi olması muhtemel bir niş bulunmaktadır. Z14’ten Z15 Depo’ya geçen bir kapı bulunmaktadır.

G01 (Galeri Katı)

Hamamın Galeri katında da soyunma kabinleri yer almaktadır. Dört büyük ayak ve duvarların taşıdığı galeri katı ahşap korkuluklarla üç yönden soyunmalık kısmını sarmaktadır. Ilıklık kısmı duvarında yer alan bölme (G02) depo olarak kullanılmaktadır. Duvarları bağdadi sıva ile kaplanmış galeri katında zemin ahşap taşıyıcı üzerine rabıta tahta kaplanarak düzenlenmiştir.

Erkekler Bölümü Soğukluk Galeri Katı
Erkekler Bölümü Soğukluk Galeri Katı

Ilıklık Kısmı

Soyunmalık kısmından Ilıklık kısmına geçişte içerinin buharlı havasının geçişini önlemek için yapılmış davlumbaz şeklinde bir baca yer almaktadır. İki bölümden oluşan ılıklık üzeri iki adet tekne tonozla örtülmüştür. Ilıklık içinden ulaşılan hela kısmının çatısı ise beşik tonoz ile örtülmüştür.

Z17 (Ilıklık Holü)

Sıcaklık kısmı ile soğukluk arasındaki geçişte yer alan hol kısmından diğer ılıklık bölümleri olan traşlık kısımlarına geçiş olmaktadır. Ilıklık zemini Marmara mermeri ile kaplanmıştır. Duvarda eşya koymak için yapılmış bir niş yer almaktadır.

Z16 (Traşlık-Keselik)

Sıcaklık yönünde solda yer alan hacimde iki adet kurna vardır. Kurnalar 60 cm genişliğinde yerden 18 cm yüksekliğinde gerektiğinde oturmak üzere kullanılan setler ile iki taraftan düzenlenmiştir. Mekân üzerinde yer alan fil gözleri yardımıyla aydınlanmaktadır.

Z18 (Traşlık)

 Ilıklığın diğer bölümünde yer alan bu hacimde ise yüksek olmayan duvarlarla çevrilmiş esas traşlık bölümü vardır. Yine oturma seti ve kurnası bulunmaktadır. Zemin Marmara mermeri ile kaplanmıştır.

Erkekler Ilıklık(Traşlık) Z16 mekânı kurnaları
Erkekler Ilıklık(Traşlık) Z16 mekânı kurnaları

Z19-Z20 (Hela)

Ilıklık içerisinde ulaşılan iki adet hela mevcuttur. Mermer alaturka hela taşları ile özgün bir görünümü vardır. Ilıklık kısmı duvarlarında yoğuşmadan dolayı boya ve sıva kabarmaları görülmektedir. Ilıklık üstünde yer alan fil gözü ışıklıklara ait özgün ışıklıklar kırıldığı için pencere camı türü malzemeler etrafları harçla doldurularak fil gözlerinden ışık gelmesi sağlanmaktadır.

Erkekler Hela Z19, Z20 Hela üstü Tonozu
Erkekler Hela Z19, Z20 Hela üstü Tonozu
Erkekler Ilıklıktan Helaya bakış
Erkekler Ilıklıktan Helaya bakış

Sıcaklık Kısmı

Soyunmalık bölümünden devam ederek gelen aks üzerinde yer alan kapıdan geçilerek önce ılıklık ardından da Sıcaklık kısmına geçilmektedir. Sıcaklık kısmında ortada eyvanlar, köşelerde halvet hücreleri bulunmaktadır. Sıcaklığa eyvanlardan birinin ortasından girilmektedir. Ortada kare şeklinde, köşeleri pahlanmış mermer göbek taşı yer almaktadır. Hamamın zemini ve göbek taşı Marmara mermeri ile kaplanmıştır. Eyvan bölümlerinde sıcaklık zemininden yükseltilmiş oturma, yıkanma sekilerinin ortasında kurna yer almaktadır. Eyvan duvarları 135 cm yüksekliğe kadar özgün olmayan karo mozaiklerle kaplanmıştır. Eyvanlarda yer alan kurnalar hamamın yapıldığı döneme ait değildir. Daha sonra yapılmış bir tamirde klasik üsluptaki kurnaların değiştirildiği görülmektedir.

Erkekler Sıcaklık Ana Hacim, Soğuk Su Deposu Yönüne Bakış
Erkekler Sıcaklık Ana Hacim, Soğuk Su Deposu Yönüne Bakış

 

Erkekler Sıcaklık ana hacim, Kubbe ve taşıyıcı kemerler
Erkekler Sıcaklık ana hacim, Kubbe ve taşıyıcı kemerler

Z22 – Z24- Z25 (Halvet Hücreleri)

Sıcaklık hacminin tamamı gibi Marmara mermeri ile kaplanmıştır. Orta hacimden köşegenlerden girilen halvet hücrelerinin bir duvarı boyunca yer alan sekide yıkanma kurnaları bulunmaktadır. Z25 halvet hücresinin Merkez Efendinin yıkandığı yer olarak bilinmektedir. Giriş kapısının üzerinde bunu belirten mermer bir kitabe bulunmaktadır.

Z23 (Sıcak Halvet Hücresi)

Sıcaklık kısmının diğer köşesinde yer alan ver diğer köşe hücrelerinden daha büyük olan Sıcak halvet hücresi üç yönde yer alan üç adet kurnası ile düzenlenmiştir. Sıcak halvet hücresinin sıcak su deposu yönünde yer alan küçük pencereden bu hacme sıcak hava ve buharın gelmesi sağlanmıştır.

Erkekler Sıcaklık, Z23Halvet hücresi içi
Erkekler Sıcaklık, Z23Halvet hücresi içi

Kadınlar Soyunmalık Bölümü

Z27 (Giriş Holü)

Merkez Efendi Caddesi’nden girilen 116 x 272 boyutlarındaki dar giriş holünün zemini karo mozaik döşelidir, duvarları çimento sıvalı ve çatısı ondüline ile örtülmüştür. Giriş holünden soyunmalık kısmına geçişte 32,5 cm’lik aşağıya inen bir basamak yer almaktadır.

Kadınlar Soyunmalık Z28 Giriş Kapısı Yönüne Bakış
Kadınlar Soyunmalık Z28 Giriş Kapısı Yönüne Bakış

Z28 (Soğukluk – Kadınlar Soyunmalığı)

Zemin katı yığma moloz taş duvarlı üst galeri katı ahşap taşıyıcılı bağdadi sistemle inşa edilmiş olan kadınlar soyunmalığı girişte sağ tarafta soyunma kabinleri karşısında oturma dinlenme kısmı yer alır. Solda ise üst kata çıkan ahşap merdiven yeri bulunmaktadır. Merdivenin üste kadar gelen kısmı çürüyerek çökmüştür. Bir süredir kullanılmadığı için oldukça harap vaziyettedir. Soyunmalık zemini karo mozaikle kaplanmıştır. Üst galeri boşluğu ahşap taşıyıcılı kontraplakla kapatılmıştır. Bu şekilde zemin katla bağlantısı kesilmiştir. Galeri katında (G08) soyunma hücresi şeklinde düzenlenmiş bir hacim yoktur. Hacmin tamamının açık dinlenme mekânı olarak bırakıldığı düşünülebilir. Kadınlar soyunmalık galeri katında hamam kubbeleri ve sokak yönünde pencereler yer almaktadır. Erkekler soyunmalık kısmına bakan yönde merdiven çevresinde ahşap taşıyıcıda problemleri dolayısıyla çökme tehlikesi içindedir. Kadınlar soyunmalık galeri katının kadınlar sıcaklık kubbesine bakan yönünde çürüyen doğramalarda biriket dolgu yapılmıştır. Galeri katında yer alan pencerelerde çürüme ve camlarda kırılmalar bulunmaktadır. Ahşap çitalı tavanı bulunan soyunmalık galeri katı tavanında bozulmalar oluşmuştur. Özellikle erkekler soyunmalığı yönünde çürüyen ahşaplar dolayısıyla tavanda sehim yapmıştır. Soyunmalık kısmı çatısı Marsilya kiremiti ile kaplanmış fakat zamanla kiremitlerin kırılması ve taşıyıcıda oluşan problemler dolayısıyla çatıdan su almaktadır ve yapının yok olma bozulma sürecini hızlandırmaktadır.

Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü
Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü
Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü
Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Pencere Detayı
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Pencere Detayı
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Galeri Katı
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Galeri Katı

Z29-Z30-Z31-Z32 (Soyunma Kabinleri)

Soyunmalık mekânından 11 cm yükseltilerek oluşturulmuş setin üzerinde dört adet soyunma kabini yer almaktadır. Zemini soyunmalığın tamamı gibi karo mozaikle kaplanmıştır. Ahşap cam bölmeli kabinlerin içinde dinlenme yatakları yer almaktadır. Tavanı ahşap kaplamalıdır.

Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Loca Bölümleri
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Loca Bölümleri

Z34 (Kadınlar Sıcaklık)

Erkekler soyunmalık kısmından doğrudan muhdes bir alüminyum kapıyla ulaşılan kadınlar sıcaklık kısmı üzeri kubbe ile örtülmüş tek hacimden oluşur. Alışıla gelen soyunmalık ve sıcaklık arası ılıklık mekânı kadınlar kısmında yer almaz. Sıcaklık kubbesi tam olarak kubbe formunda değildir, duvarlardan kubbeye geçişlerde düzgün olmayan mimari adlandırmalara uymayan bir geçiş yapılmıştır. Sıcaklık mekânı dört yönde oluşturulmuş sekilerde yer alan on beş adet kurna ile düzenlenmiştir. Kurna aralarında mermer bölme duvarlar yapılmıştır. Seki üstleri yaklaşık 125 cm yüksekliğinde duvar yönünde mermer ile kaplanmıştır. Ortada dikdörtgen şeklinde göbek taşı yer alır. Kadınlar sıcaklık kısmında soğuk su deposu yönünde zeminde yükseltilmiş döşemede çökmeler oluşmuştur.

Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Muslukları
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Muslukları
Kadınlar Sıcaklık Z34, Hela Geçişi
Kadınlar Sıcaklık Z34, Hela Geçişi

Z33 (Traşlık – Hela)

Sıcaklık giriş kapısının sol yanından tuvalet ve traşlık bölümüne geçilir. Bir köşesinde traşlık bölümü ile bir tuvalet hücresinden oluşan mekânın tavanı oldukça düşüktür.

Çatı yapısına bakıldığı zaman kubbe sularını toplamak ve kanalizasyona aktarmak için özellikle bu hacimde tavan yüksekliğinin düşük yapıldığı düşünülebilir.

 

Kadınlar Kısmı Traşlık Bölümü
Kadınlar Kısmı Traşlık Bölümü

B01 (Külhan)

Hamamın arka kısmından ulaşılan külhan bölümü zeminden yaklaşık olarak 211 cm aşağıdadır. Bu yüzden basamaklarla aşağıya inilmektedir. Döşeme inişli çıkışlı ve sıkıştırılmış topraktan yapılmıştır. Ocak önünde kademelenme vardır. Külhan mekânı aşağı inen merdiven yönünde kemerli bir yapıyla devam etmektedir. Orada bulunan ikinci bir ocak gözü günümüzde kullanılmamaktadır. Kemerli kısmın yapının özgün haline ait bir parça olduğu düşünülebilir. Sıcak su deposu önünde yer alan ocak kısmına ait kemer yok olmuş yerine betonarme bir kemer yapılmıştır. Külhan ve odun deposu olarak kullanılan hacmin üzeri betonarme döşeme ile kapatılmıştır. Üst kotta bu döşeme üzerinde sıcak su deposu üzerinden başlayıp devam eden gecekondu yer almaktadır. Özgün yapıya ait moloz taş duvarların izleri takip edilebilmektedir. Betonarme döşemeye kadar yükselen duvarların üzeri yer yer biriketle örülmüştür. Külhan ve odun deposunun çevresi gecekondular ile çevrelenmiştir.

Külhan Bölümünden Görünüş
Külhan Bölümünden Görünüş

Üst Örtü

Hamam Soyunmalık kısımları kırma çatılı ve marsilya kiremiti ile örtülüdür. Ilıklık, sıcaklık ve hela üzerleri kesme taşla kaplanmıştır. Kubbe ve tonoz üzerleri son yapılan tamirlerde çimento harç ve zift türü sürme yalıtımlarla kaplanmış, fil gözleri

Açıklıklarına ait özgün camlar kaldırılıp yerine parça cam konularak etrafı harçla doldurulmuştur.

Strüktür Özellikleri

Merkez Efendi Hamamı geleneksel yapım teknikleriyle inşa edilmiş ve değişik dönemlerdeki ilavelerle günümüze kadar gelmiştir. Hamam yapıları incelendiği zaman hamamları sıcaklık, ılıklık ve hela gibi doğrudan suya maruz bölümlerinin yığma moloz taş ile mekânın yapısına göre kubbe tonoz gibi örtü ögeleriyle örtüldüğü bilinmektedir. Soyunmalık bölümlerinin ise mekânın büyüklüğüne, yapının yeri ve önemine bağlı olarak ahşap karkas sistemle veya yığma duvarlı kubbeli olarak yapıldığı görülmektedir. Merkez Efendi hamamı ılıklık, hela ve sıcaklık bölümleri geleneksel yapıyla örtüşen bir şekilde yığma moloz taş duvarla ve kubbe – tonoz örtülerle inşa edilmiştir. Soyunmalık bölümü ise hem erkekler hem de kadınlar kısmında ahşap karkas sistemli içeride bağdadi çitalı duvarı, dışarıda ahşap kaplama ile inşa edilmiştir. Soyunmalık bölümlerinin ahşap sistemde olması dolayısıyla özgün şeklini birçok hamamda olduğu gibi koruyamadığı görülmektedir. Mevcut ahşap soyunmalık bölümlerinin yapım tarihi hakkında bir bilgimiz yoktur fakat 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başı olması muhtemeldir. Erkekler soyunmalık kısmı strüktür olarak ciddi problemleri olmamasına rağmen malzemenin yorulmasına ve aşınmaya bağlı olarak yer yer sehim yapmaya başlamıştır.

Ilıklık, hela ve Sıcaklık bölümlerinde ufak çatlaklar gözlenmektedir. Bunların en belirgin olanı Erkekler sıcaklık kubbesinin sıcak su deposu yönündeki çatlaktır. Kubbenin üstünden başlayıp eyvana doğru devam etmektedir. Kadınlar sıcaklık bölümü kubbesi özgün değildir. Hamam sahibinin verdiği bilgilere göre 1960’lı yıllarda yapılmıştır. Hamam su deposu ve külhan üzerine yayılan gecekondu yapısı ise yapıya ilave yük getirerek taşıyıcıya zarar vermektedir.

Kadınlar ve Erkekler Soyunmalık Kısmı Dışarıdan Görünüş
Kadınlar ve Erkekler Soyunmalık Kısmı Dışarıdan Görünüş
Erkekler Kısmı Genel Dış Görünüşü
Erkekler Kısmı Genel Dış Görünüşü
Kadınlar Kısmı Soyunmalık Görünüşü
Kadınlar Kısmı Soyunmalık Görünüşü
Kadınlar Sıcaklık ve Soyunmalık Görünüşü
Kadınlar Sıcaklık ve Soyunmalık Görünüşü
Erkekler Sıcaklık Kubbesi
Erkekler Sıcaklık Kubbesi
Erkekler Sıcaklık Kubbesi ve Ilıklık tonozu yönünden bakış
Erkekler Sıcaklık Kubbesi ve Ilıklık tonozu yönünden bakış
Külhan ve Kadınlar Soyunmalık Görünüşü
Külhan ve Kadınlar Soyunmalık Görünüşü
Kadınlar Kubbesi ve Soğuk Su deposu üzeri
Kadınlar Kubbesi ve Soğuk Su deposu üzeri

Restitüsyon Projesi

Merkez Efendi Hamamı restitüsyon proje çalışması için; restitüsyona dönük kararları etkileyecek eski harita, hava fotoğrafı türü biri belgeye ulaşılamamıştır. Eski belge olarak encümen arşivine ait 1940’lı yıllara ait iki adet fotoğraf bulunmuştur. Bu fotoğrafta hamamın etrafının boş hali ve yapının soyunmalık kısmı ve girişlerinin özgün durumları tespit edilmektedir. Hamam yapılarında geleneksel olarak birçok yapıda tekrar edilen ögelerin çokluğu bunlar dışında bozulan, değişikliğe uğrayan bölümler için restitüsyon çalışmalarında analojik tespitler için oldukça yardımcı olmuştur. Yapıda özellikle Ahşap kısımlarda bulunan dönem ekleri de korunmuştur.

1940 tarihli Encümen arşivi fotoğrafına göre hamamın arkadan görünüşü
1940 tarihli Encümen arşivi fotoğrafına göre hamamın arkadan görünüşü
1940 tarihli Encümen arşivi fotoğrafına göre hamamın yoldan görünüşü
1940 tarihli Encümen arşivi fotoğrafına göre hamamın yoldan görünüşü

Plan ölçeğinde bakıldığı zaman hamamın Erkekler kısmının özgün plan yapısını koruduğu görülmektedir. Fakat giriş kapısının sağına ve soluna yapılmış olan muhdes eklerin yapının özgün planına aykırı olduğu görülmektedir. Restitüsyon çalışmasında bu eklerin kaldırılması önerilmiştir.  Ayrıca Hamamın etrafını çevreleyen gecekonduların da yıkılması önerilmiştir. Külhan ve odun deposu yanına ve sıcak su deposu üzerine yapılmış olan gecekondularda yıkılacak yapılar arasındadır. Bunlardan ayrı olarak Hamamın külhan yönünde bahçe içerisinde yer alan dolap kuyusu da gecekondu içinde kalmış olup restitüsyon çalışmasında üzerindeki yapının kaldırılarak etrafının açılması düşünülmüştür. Külhan kısmında izleri görülen kemerli yapı ve kadınlar sıcaklık duvarına bakan yöndeki ocak izlerinin yapılacak kazı ile düzenlenmesi planlanmıştır. Kadınlar kısmına ait soyunmalık kısmının plan yapısının ise eski fotoğraflardan bakıldığı zaman değiştirildiği görülmektedir. Günümüzde hamamın kadınlar kısmı girişi olarak görülen kapı boşluğunun özgün halde Erkekler soyunmalık avlu duvarından açılan bahçe giriş kapısı olduğu görülmektedir. Kadınlar kısmının girişinin ise hamamın külhan tarafındaki bahçe yönünden olduğu görülmektedir. Günümüzde üzeri kubbe ile örtülü Kadınlar sıcaklık hacminin özgün halinin daha içte yer aldığı kubbeyi taşıyan yol tarafındaki duvarın bahçe duvarı olduğu anlaşılmaktadır. Kadınlar kısmı soyunmalık kısmının özgün halini devam ettirdiği görülmekle birlikte; sıcaklık kısmının ise genel hamam plan anlayışına aykırı durumu yapılan plan araştırmalarına bağlı olarak soğukluktan-ılıklığa ve sıcaklığa geçen plan yapısına göre yeniden düzenlenmesi düşünülmüştür. Fakat burada sıcaklık kısmında yapılacak zemin kazısı ile plan şemasının yapısının tekrar gözden geçirilmesi daha sağlıklı olacaktır.

Erkekler soyunmalık kısmı restitüsyonu için encümen arşivinden elde edilen fotoğraflara bakıldığı zaman yapının aydınlık fenerinin özgün hali görülmektedir. Aydınlık fenerinin ahşap kırma çatılı, üzeri kurşun kaplı ve ortasında metal tamamlayıcısı görülmektedir. Dış cephede kullanılan ahşap kaplamaların zemin kat seviyesindeki pencerelerin kapatılıp dışarıdan bina ile çevrildiği görülmektedir. Bina içinden yer yer kapatılan pencere izleri takip edilebilmektedir. Geleneksel hamam yapılarında soyunmalık ortalarında yer alan süs havuzu bu yapıda yerinden kaldırılmıştır. Yapılan rölöve tespit çalışmaları sırasında bahçenin bir köşesinde süs havuzunun parçalarına rastlanılmıştır.

Hamam Bahçesinde bulunan süs havuzu kalıntısı
Hamam Bahçesinde bulunan süs havuzu kalıntısı

Bulunan parça ve İstanbul’da bulunan bu tarzdaki barok özellikli süs havuzu örnekleri incelenerek, havuza ilişkin bir restitüsyon çizimi yapılmıştır.

Zeyrek Çinili Hamam Süs Havuzu
Zeyrek Çinili Hamam Süs Havuzu
Kum Kapıda kahvehanede bulunan süs havuzu
Kum Kapıda kahvehanede bulunan süs havuzu

Hamam soyunmalık kısmında bulunan soyunma sekileri de geleneksel hamam yapılarında bulunan örneklerden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Soyunmalık kısmında kahve ocağı ve çamaşırlık bölümlerinin yerleri de belirlenmiştir. Hamam zemin kaplamaları ve duvarlarda belirli yüksekliklere kadar olan kaplamalar Marmara mermerinden olduğu düşünülerek çizimler yapılmıştır. Hamam göbek taşı, zemin ve duvarlarda yer alan kaplamaların alt kısımlarında yapılacak kazılarla mermer cinsi ve rengi ile ilgili kararlar güncellenebilir. Hamam içlerinde bulunan kapıların uygun cins ahşap (çıralı çam-meşe) kapılardan oluşturulduğu düşünülmektedir. Hamam kurnalarının değişik yüzyıllarda gördükleri tamiratlar dolayısıyla değiştirildiği anlaşılmaktadır. Dönem eki olarak adlandıracağımız bu malzemelerin oldukları yerde korunmaları düşünülmüştür. Kurna duvarlarında bulunan ayna taşlarının kırılıp yok olduğu anlaşılmaktadır. Hamam kubbesinde yapılan rölöve çalışmaları sırasında kırık bir ayna taşı parçasına rastlanılmıştır. Bu parçadan hareketle ayna taşının restitüsyonu yapılmıştır.

Hamam üst örtüsüyle birlikte kullanılan ayna taşı parçası
Hamam üst örtüsüyle birlikte kullanılan ayna taşı parçası

Zemin kotları ve sekilerin kotları kaplamalardaki müdahalelerin açılmasıyla net olarak görülecektir. Cephelerde moloz taş örgülü duvarların izleri görülmektedir. Yapılacak sıva raspasının ardından özgün doku gün ışığına çıkarılacaktır.

Hamam üst örtüsünün kubbe ve tonoz haricinde parça taş ile kaplandığı görülmektedir. Geleneksel hamam yapılarında maliyeti düşürmek maksatlı uygulamalardan olan bu yöntemde tonoz ve kubbelerin alaturka kiremitle örtüldüğü görülür, saçaklar ve diğer eğri yüzeylerinde dayanıklı kesme taş ile kaplanmaktadır. Eski fotoğraflarda da görülen kubbe üzerinde bulunan iri çivilerin alaturka kiremitleri taşımak üzere yerleştirildiği anlaşılmaktadır. İstanbul’da bulunan bazı hamamlarda bu şekilde üst örtü kaplaması yapılmıştır. Yapılış tarihi ile Merkeze Efendi Hamamından önceki bir tarihte yapılan Küçük Mustafa Paşa Hamamı ve yaklaşık aynı tarihlerde Mimar Sinan tarafından yapılan Samatya Ağa kapısı Hamamı bu yapılanmaya örnek olarak gösterilebilir.

Küçük Mustafa Paşa Hamamı Kubbe örtüsü
Küçük Mustafa Paşa Hamamı Kubbe örtüsü
Küçük Mustafa Paşa Hamamı Kubbe örtüsü
Küçük Mustafa Paşa Hamamı Kubbe örtüsü
Samatya Ağa Kapısı Hamamı
Samatya Ağa Kapısı Hamamı
Samatya Ağa kapısı Hamamı Kubbe Örtüsü
Samatya Ağa kapısı Hamamı Kubbe Örtüsü

Yapıya ait fil gözü ve tütekliklerle ilgili olarak herhangi bir iz kalmadığı için mevcut örnekler araştırılarak çizimleri yapılıp restitüsyon paftasına eklenmiştir. Külhan bacasının mevcut durumundan özgün hali çıkarılamamakla birlikte bacanın üst kısmının genel olarak tuğladan yapıldığı göz önüne alınarak tuğla baca yapılması önerilmiştir.

Restorasyon Projesi

Merkez Efendi Hamamı Restorasyon Projesi, Restitüsyon Projesi temel alınarak hazırlanmıştır. Hamamın özgün durumunu koruyan erkekler kısmı bütünü ve kadınlar kısmı soyunmalığı mevcut haliyle korunmuş, Encümen Arşivi’nden elde edilmiş 1940 tarihli fotoğrafına dayanarak oluşturulan kadınlar kısmı sıcaklığı da avlu duvarı içinde önerilmiştir.

 

Zaman içinde hamamın özellikle soyunmalık kısımlarında bazı tadilatlar yapılmıştır. Hamam işletmecilerinin verdikleri bilgilere göre mevcut soyunmalık düzeni 1950-60’lı yıllardaki tadilatta oluşturulmuştur.

 

Restorasyon sonrasında yapı özgün işleviyle kullanılacaktır. bölmeli soyunmalık düzeni özgün olmamakla beraber, günümüzdeki kullanımı için daha uygun olacağından restorasyon projesinde de bölmeli soyunma düzeni önerilmiştir.

 

Çevresel Sorunların Giderilmesi

  • Günümüzde etrafı yoğun biçimde niteliksiz yapılarla kuşatılmış olan hamam, eski fotoğraflarında etrafı yalnızca avlu duvarı ile çevrili olarak görünmektedir. Restorasyon çalışması sırasında hamamın avlu duvarını yok eden niteliksiz yapılar kaldırılacaktır.
  • Hamam dışarıdan algılanabilir hale getirilecek, etrafına yapılacak çevre düzenlemesiyle de halkın kullanımına sunulacaktır.
  • Külhanın üzerine oturtulan betonarme yapı da kaldırılarak, nadir kalan dolaplı kuyusuyla, hamamın avlusu da düzenlenecektir.
  • Dolaplı kuyu İstanbul’daki çok az hamamda günümüze ulaşabilen bir özelliktir. Merkez Efendi Hamamı’na bu yönden de ayrıcalık katan bir öğedir. Bu nedenle özenle ortaya çıkarılıp, özgün biçimi ve donanımıyla korunup sergilenmesi gereklidir.

Yapısal Sorunların Giderilmesi

  • Merkez Efendi Hamamı’nın erkekler kısmı özgün haliyle günümüze ulaşmıştır.

Ancak daha önce de belirtildiği gibi kadınlar kısmı değişmiş, sonraları avlu duvarı üzerine yeniden yapılan, özgün olmayan sıcaklık kısmı ile kullanılmıştır.

Restorasyon aşamasında sıcaklık kısmı önerilmiştir. Fakat bu kısım için son karar, mevcut kadınlar kısmı sıcaklığı kaldırıldıktan sonra ortaya çıkacak temel kalıntılarının araştırılmasıyla verilecektir. Hamamın avlu duvarına ait mevcut kalıntılar korunacaktır.

  • Külhanın üzerinde konuşlandırılmış ve kısmen de hamamın su deposu üzerine oturan yapı da kaldırılacaktır.
  • Duvarlara fazladan yük getiren bu niteliksiz ek, yapıya zarar vermeyecek uygun yöntemle sökülüp taşınacaktır. Külhanın zemini de temizlenecek, özgün zemin kotu ortaya çıkarılacaktır.
  • Üstündeki yapı kaldırıldıktan sonra külhanın üzeri ahşap taşıyıcılı bir sundurma çatı ile kapatılacaktır. Ayrıca benzer dönem yapılarından örnek alınarak mevcutta olmayan külhan bacası da yapılacaktır.
  • Yine benzer dönem yapılarına ve eski fotolarında gözlenen kubbe üzerindeki çivilere dayanarak yapının kubbelerinin kiremitle kapatılması önerilmiştir.
  • Hamamın kadınlar ahşap soyunmalık bölümü en çok zarar gören yerlerden biridir. Burada öncelikle çatı ile ilgili sorunlar giderilecek, kısmen yıkılıp nem almış bölümde (batı) özgüne uygun boyutlu ahşap malzemeyle onarım yapılacaktır.
  • Yıkılıp yok olan ahşap merdiven yerine galeriye ulaşımı sağlayan ahşap bir merdiven önerilmiştir. Ayrıca yine batı duvarına yakın döşemede oluşan hasar da uygun ahşap malzemeyle giderilecektir. Merdiven boşluğunu oluşturan ve hali hazırda çok hasarlı olan bağdadi çıtalı duvar da yine bağdadi üzeri sıvalı duvar olarak onarılacaktır.
  • Erkekler kısmı soyunmalığın da varlığı görünen, ancak kapatılmış olan pencereler özgün örneklere uygun biçimde yeniden açılacak ve doğramaları takılacaktır.

Strüktürel Sorunların Giderilmesi

  • Genel olarak hamamda çok ağır strüktürel sorunlar gözlenmemiştir. Ancak sıva sökümlerinden sonra yapı duvarlarının yeniden taranması gereklidir.
  • Strüktürle ilgili sorunlardan kaynaklanan çatlaklar tespit edilirse önce sorunun kaynağı araştırılacak daha sonra da çatlağın onarımı yapılacaktır.
  • Çatlaklar için öncelikle gerekli ölçümler yapılarak zamana bağlı olarak açılmaya devam edip etmediği, ne kadar zamanda ne kadar açılım yaptığı, açılma hızının ne olduğu dilatometre, ekstantometre ve komperatör gibi aletlerle ölçülerek tespit edilecektir.
  • Çatlak onarımı için harç silahı ile özgün harç özelliklerine uygun harçla dolum yapılacaktır. Fazla harç kullanımı görünmeyen başka çatlakların olduğuna işaret olabilir. Bu nedenle çatlak genişliği ve kullanılan harç miktarı kontrollü olmalıdır.

Malzeme Sorunlarının Giderilmesi

Sıva Dökülmesi

  • Özgün olmayan sıvalıyüzeyler temizlenecek,
  • Bağdadi üzerine yapılan özgün sıvalar analiz ettirilecek ve sıvanın döküldüğü kısımlar özgüne uygun içerikte hazırlanan sıva karışımı ile onarılacaktır.
  • Çimento esaslı harç kullanılmamasına dikkat edilecektir, kullanıldığı yerler varsa temizlenecektir.

Bitki Temizliği

  • Hamamın arka duvarı üzerinde büyüyen odunsu bitkilerduvar üzerinden temizlenecektir. Oluşan odunsu kökler duvarın içinden ya da duvarı etkileyen bir noktadan büyümüşse çekilmeyip, kesilecek ve kökü kurutulacaktır.

Yüzey Temizliği

  • Temizleme işlemi yapı malzemesine zarar vermeden, yalnızca hasar yaratan ya da yapının estetiği ve görüntüsünü olumsuz yönde etkileyen her türlü kirin yapıdan uzaklaştırılmasıdır. Genel olarak taş temizliğinde önerilebilecek yöntemler şunlardır
  • Özellikle hamamın iç mekânlarında oluşan kirler için atomize zerre su ile yıkama, temizlenmeyen yüzeyler için de kil ve kağıt hamurları ile temizlik önerilmektedir.

Malzeme Kaybı

  • Kırılıp, eksilen kısımlar için uygun içerikli bir dolgu harcıyla tamamlama yapılması, başka bir deyişle plastik onarım önerilmektedir.
  • Hamamın çatısını örten taş plak kaplamalardaki kayıplar, özgüne uygun boyutlu doğal taş kaplama ile tamamlanacaktır.

Aşınma-Yüzey Kaybı

  • Taşlardaki aşınmanın sebepleri olarak taşın ocak özelliği, iklim koşulları ve zaman içinde yapılan restorasyon müdahaleleri sırasındaki yanlış uygulamalar sayılabilir.
  • Hamam cephelerindeki taşlarda görülen aşınma, kir toplaması haricinde zararlı boyutta değildir. Aşınan taşların daha fazla zarar görmemesi için mekanik temizlikten kaçınılması gerekir. Taşların değiştirilmesini gerektirecek boyutta bir aşınma söz konusu değildir.

Ahşap Malzemede Çürüme

  • Nem sebebiyle çürüyen ahşap kaplama ya da taşıyıcılar, özgüne uygun boyutta ve nitelikte ahşap ile değiştirilecektir.

Özgün Kaplama Malzemesiyle Döşeme Kaplamalarının yapılması

  • Günümüzde karo mozaikle döşenmiş olan soyunmalık zemininde araştırma yapılacak ve ulaşılan özgün kaplama ile hamam soyunmalık zemininin döşemesi belirlenecektir. Projede mermer kaplama önerilmiştir.

Yosunlaşma

  • Yapıda yosunlaşma oluşumunun başlıca sebebi suyun gerek zeminden, gerekse çatıdan yeterince uzaklaştırılamaması ve ıslanan yüzeylerin geç kurumasıdır.
  • Yosunlaşmanın önlenmesi için, öncelikle yapı çevresinde iyi bir drenaj hattı kurulması gerekmektedir.
  • Ayrıca ıslanan cephelerin yeterince ışık almaması kurumasını geciktirmektedir. Bu da yosunlaşmaya sebep olmaktadır. Önlenmesi için mümkün olduğunca suyun yapıdan uzak tutulması ve ıslanan yüzeylerin kurumasını geciktirecek etkenlerin ortadan kaldırılması gereklidir. Yosun tutan yüzeyler kurutulup, sonrasında kuru fırça ile fırçalanarak temizlenecektir.

İMALAT FOTOĞRAFLARI

Hamamın kadınlar bölümünde restorasyon projesinde gösterilen noktalarda temel taşı bulmak için araştırma kazısı yapıldı. Herhangi bir şey bulunamadı.
Hamamın kadınlar bölümünde restorasyon projesinde gösterilen noktalarda temel taşı bulmak için araştırma kazısı yapıldı. Herhangi bir şey bulunamadı.
Hamam içerisinde sıva sökümü yapılarak sıhhi tesisattaki durum tespit edildi.
Hamam içerisinde sıva sökümü yapılarak sıhhi tesisattaki durum tespit edildi.
Hamamın sıvalarının sökülmesine başlanması.
Hamamın sıvalarının sökülmesine başlanması.
Hamamın dış sıvalarının  sökülmesi işlemi
Hamamın dış sıvalarının sökülmesi işlemi
Helâ ve tıraşlık mahalline iskele kurulması
Helâ ve tıraşlık mahalline iskele kurulması

image49

Uygulama Sırasında Kuzey Nişinin sıva raspası ve meydana çıkan dikişler ve baca
Uygulama Sırasında Kuzey Nişinin sıva raspası ve meydana çıkan dikişler ve baca
Halvet Sıvaları Raspa Yapımı
Halvet Sıvaları Raspa Yapımı
Traşlıkların Sıva Raspa Yapımı
Traşlıkların Sıva Raspa Yapımı
Kemer ve tonozların üst kotlarındaki horasan şap
Kemer ve tonozların üst kotlarındaki horasan şap
Hamam damında kısmi bulokaj ve şaplama.
Hamam damında kısmi bulokaj ve şaplama.
Hamam damında harç katmanları kaldırılması
Hamam damında harç katmanları kaldırılması
Hamam damında harç katmanları kaldırılmasına ve çuvallanarak atılmaya hazır hale getirilmesi
Hamam damında harç katmanları kaldırılmasına ve çuvallanarak atılmaya hazır hale getirilmesi
Uygulama Sırasında Doğu cihetindeki nişin meydana çıkan ışıklıkları
Uygulama Sırasında Doğu cihetindeki nişin meydana çıkan ışıklıkları
Sarnıç duvarının yeniden örülmek için hazırlanması
Sarnıç duvarının yeniden örülmek için hazırlanması
Sıcak su haznesinin gevşeyen taşlarının alınması
Sıcak su haznesinin gevşeyen taşlarının alınması
Ana kubbe çatlaklarının konsolide edilmesi çalışmaları.
Ana kubbe çatlaklarının konsolide edilmesi çalışmaları.

 

Duvar ve tonozlardaki yarılma ve çatlakların dikilme işlemleri için gerekli yüzey hazırlıklarına başlandı
Duvar ve tonozlardaki yarılma ve çatlakların dikilme işlemleri için gerekli yüzey hazırlıklarına başlandı
Yerlerine alıştırılan kenetler.
Yerlerine alıştırılan kenetler.
yerine alıştırılmış bir kenet.
yerine alıştırılmış bir kenet.
Duvar ve tonozlardaki yarılma ve çatlakların dikilme işlemleri için gerekli yüzey hazırlıklarından sonra 4cm.den geniş duvar yarıklarının yeniden konsolide edilerek örülmeleri için çürütme işleri yapılmaya başlanmışdır
Duvar ve tonozlardaki yarılma ve çatlakların dikilme işlemleri için gerekli yüzey hazırlıklarından sonra 4cm.den geniş duvar yarıklarının yeniden konsolide edilerek örülmeleri için çürütme işleri yapılmaya başlanmışdır
Sıcak su haznesi tonozuna kalıp kurularak tonoz örgü yapımı
Sıcak su haznesi tonozuna kalıp kurularak tonoz örgü yapımı
Sıcak su haznesi tonozuna kalıp kurularak tonoz örgü yapımı
Sıcak su haznesi tonozuna kalıp kurularak tonoz örgü yapımı

 

Dairevi su sarnıcının taş beden duvarının yıkılmış kısımlarının örülmesi
Dairevi su sarnıcının taş beden duvarının yıkılmış kısımlarının örülmesi
Hamam içinde duman yollarının tuğla sütunlarının eksik kısımlarının yeniden örülmeye başlanması
Hamam içinde duman yollarının tuğla sütunlarının eksik kısımlarının yeniden örülmeye başlanması
Duvarlardaki muhtes çelik borulu su yollarının çimentolu tuğlalarının sökülmesi
Duvarlardaki muhtes çelik borulu su yollarının çimentolu tuğlalarının sökülmesi
Hamam içinde duman yollarındaki tuğla sütunların çözülmüş olan sıraları yenilenmesi ve hamam zemini akıntısına göre taşıyıcı duvarların tesviyeleri yapılması
Hamam içinde duman yollarındaki tuğla sütunların çözülmüş olan sıraları yenilenmesi ve hamam zemini akıntısına göre taşıyıcı duvarların tesviyeleri yapılması
Kubbe içinde çatlakların kenetleri epoksi kullanılarak yerlerine tesbit ediliyor.
Kubbe içinde çatlakların kenetleri epoksi kullanılarak yerlerine tesbit ediliyor.
Kubbe dışındaki çatlakların kenetleri epoksi kullanılarak yerlerine tesbit ediliyor
Kubbe dışındaki çatlakların kenetleri epoksi kullanılarak yerlerine tesbit ediliyor
Serpme sıva yapımı
Serpme sıva yapımı
Sıcak su sarnıcı duvar çatlakları kenetli demirle dikilmesi
Sıcak su sarnıcı duvar çatlakları kenetli demirle dikilmesi
Hamam Kubbesinde kaba sıva yapımı
Hamam Kubbesinde kaba sıva yapımı
Batı nişi yarım kubbesinin kaba sıvasının yapılması
Batı nişi yarım kubbesinin kaba sıvasının yapılması
Doğu nişi yarım kubbesinin kaba sıvasının yapılması.
Doğu nişi yarım kubbesinin kaba sıvasının yapılması.
Kadınlar kısmı soğukluk temellerinin kazılması
Kadınlar kısmı soğukluk temellerinin kazılması
Kadınlar soğukluk kısmı temeli
Kadınlar soğukluk kısmı temeli
Hamam sıcaklık ve kemer alınlıkları kaba sıvalarının yapılması
Hamam sıcaklık ve kemer alınlıkları kaba sıvalarının yapılması
Erkekler bölümü sıcaklık kısmı beden duvarlarının kaba sıva yapımı
Erkekler bölümü sıcaklık kısmı beden duvarlarının kaba sıva yapımı

 

Yıkık su sarnıcının kubbe kalıbının yapım aşaması
Yıkık su sarnıcının kubbe kalıbının yapım aşaması
Yıkık su sarnıcının kubbe kalıbının bitirilmesi ve kubbenin örülmeye başlanması
Yıkık su sarnıcının kubbe kalıbının bitirilmesi ve kubbenin örülmeye başlanması
Erkekler bölümü sıcaklık kısmı damının meyil tesviyelerinin yapılmaya başlanması
Erkekler bölümü sıcaklık kısmı damının meyil tesviyelerinin yapılmaya başlanması
Erkekler sıcaklık kubbesi ince sıvası yapımı
Erkekler sıcaklık kubbesi ince sıvası yapımı
Kubbe kasnağı çemberlenmesi
Kubbe kasnağı çemberlenmesi
sıcak su hazne tonozunun gergi demirleri için karot çalışması
sıcak su hazne tonozunun gergi demirleri için karot çalışması
Sıcak su haznesinde karot çalışması için dik açıyı temin edecek ahşap ayakların yapımı
Sıcak su haznesinde karot çalışması için dik açıyı temin edecek ahşap ayakların yapımı
Kadınlar kısmı sıcaklığı duvar hatılları
Kadınlar kısmı sıcaklığı duvar hatılları
Yağmurdan korunmak için muvakkat çatı yapılması
Yağmurdan korunmak için muvakkat çatı yapılması

 

Derz çalışmalarından önce yüzey temizliğinin yapılması
Derz çalışmalarından önce yüzey temizliğinin yapılması
Külhan bacasının örülmesi
Külhan bacasının örülmesi
Külhana inen taş merdivenin yapılması
Külhana inen taş merdivenin yapılması
Erkekler kısmı tesisat boruları arasına şap atılması
Erkekler kısmı tesisat boruları arasına şap atılması
Isıtma tesisatı çalışmaları
Isıtma tesisatı çalışmaları
Tesisat boruları için yapılan kazı çalışması
Tesisat boruları için yapılan kazı çalışması
Külhanda tuğla duvar örümü
Külhanda tuğla duvar örümü
Erkekler bahçe avlusunda taş döşenmesinin yapılması
Erkekler bahçe avlusunda taş döşenmesinin yapılması
Kazan dairesinde boruların antipas ile boyanması ve izolasyonlarının yapılması
Kazan dairesinde boruların antipas ile boyanması ve izolasyonlarının yapılması
Kadınlar kısmı sıcaklık duvarları mermer döşemeleri
Kadınlar kısmı sıcaklık duvarları mermer döşemeleri
Erkekler kısmı soyunma odaları doğramaları
Erkekler kısmı soyunma odaları doğramaları
Kazan dairesinde kazan bacaları
Kazan dairesinde kazan bacaları
Erkekler kısmı kurnalarının konservasyonu için kimyevi temizliklerin yapılması
Erkekler kısmı kurnalarının konservasyonu için kimyevi temizliklerin yapılması
Kazan dairesi demir kapısı
Kazan dairesi demir kapısı
Erkekler kısmı avizelerinin takılması
Erkekler kısmı avizelerinin takılması
Kubbelerde kurşun yapım işlemi
Kubbelerde kurşun yapım işlemi
Çatı kiremitlerinin örülmesi
Çatı kiremitlerinin örülmesi
Kadınlar kısmı soğukluğu ahşap döşemelerinin çakılması
Kadınlar kısmı soğukluğu ahşap döşemelerinin çakılması
Kubbelerde cam fanusların takılması
Kubbelerde cam fanusların takılması

UYGULAMA ÖNCESİ VE SONRASINA AİT KARŞILAŞTIRMALI FOTOĞRAF BELGELERİ

 

Merkez efendi Caddesinden Merkez Efendi Hamamının Eski Görüntüsü
Merkez efendi Caddesinden Merkez Efendi Hamamının Eski Görüntüsü
Merkez Efendi Caddesinden Restorasyon Sonrası Kadınlar Kısmı Avlu Kapısı
Merkez Efendi Caddesinden Restorasyon Sonrası Kadınlar Kısmı Avlu Kapısı
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Eski Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Eski Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Eski Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Eski Görüntüsü

 

Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluk Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Kısmı Avlu Bölümünden Soğuklukların Eski Hali
Erkekler Kısmı Avlu Bölümünden Soğuklukların Eski Hali
Erkekler Kısmı Avlu Bölümünden Soğuklukların Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Kısmı Avlu Bölümünden Soğuklukların Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü Eski Hali
Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü Eski Hali
Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Kısmı Soğukluk Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Hali

 

Erkekler Sıcaklık Kubbesi ve Ilıklık Tonozu Yönünden Bakışın Eski Hali
Erkekler Sıcaklık Kubbesi ve Ilıklık Tonozu Yönünden Bakışın Eski Hali
Erkekler Sıcaklık Kubbesi ve Ilıklık Tonozu Yönünden Bakışın Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Erkekler Sıcaklık Kubbesi ve Ilıklık Tonozu Yönünden Bakışın Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Kuzey (arka) Cephe Eski Hali
Kuzey (arka) Cephe Eski Hali
Kuzey (arka) Cephe Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kuzey (arka) Cephe Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Kısmı Soğukluğun İç Bölümünün Eski Hali
Erkekler Kısmı Soğukluğun İç Bölümünün Eski Hali
Erkekler Kısmı Soğukluğun İç Bölümünün Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluğun İç Bölümünün Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Erkekler Soğukluk Bölümünün Eski Görüntüsü
Erkekler Soğukluk Bölümünün Eski Görüntüsü
Erkekler Soğukluk Bölümünün Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Soğukluk Bölümünün Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Soğukluğun iç Bölümünün Eski Görüntüsü
Erkekler Soğukluğun iç Bölümünün Eski Görüntüsü
Erkekler Soğukluğun İç Bölümünün Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Soğukluğun İç Bölümünün Restorasyon Sonrası Yeni Görüntüsü
Erkekler Kısmı Soğukluğun Rüzgarlık Bölümü Eski Hali
Erkekler Kısmı Soğukluğun Rüzgarlık Bölümü Eski Hali
Erkekler Kısmı Soğukluğun Rüzgarlık Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Kısmı Soğukluğun Rüzgarlık Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Soğukluk Kısmı Locaları Eski Hali
Erkekler Soğukluk Kısmı Locaları Eski Hali
Erkekler Soğukluk Kısmı Locaları Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Soğukluk Kısmı Locaları Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Soğukluk Galeri Katı ve Fener Bölümü Eski Hali
Erkekler Soğukluk Galeri Katı ve Fener Bölümü Eski Hali
Fener Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Fener Bölümü Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Soğukluk Galeri Katı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Soğukluk Galeri Katı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali

 

Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Erkekler Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Locaları Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Soğukluk Kısmı Loca Bölümleri Eski Hali
Kadınlar Soğukluk Kısmı Loca Bölümleri Eski Hali
Kadınlar Soğukluk Kısmı Loca Bölümleri Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Kadınlar Soğukluk Kısmı Loca Bölümleri Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Eski Hali
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Eski Hali
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Eski Hali
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Eski Hali
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Kadınlar Kısmı Galeri Katı Restorasyon Sonrası Görüntüsü
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Eski Penceresi
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Eski Penceresi
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Restorasyon Sonrası Penceresi
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Restorasyon Sonrası Penceresi
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Eski Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Soğukluk Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Eski Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Restorasyon Sonrası Yeni Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Kurnaların ve Muslukların Eski Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Kurnaların ve Muslukların Eski Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Kurnaların ve Muslukların Restorasyon Sonrası Hali
Kadınlar Bölümü Sıcaklık Kısmı Kurnaların ve Muslukların Restorasyon Sonrası Hali

KAYNAKÇA

1.Meriç, R. M., Mimar Sinan Hayatı, Eseri I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1965, s. 7,47,127.

2.Haskan, M. N.,  İstanbul Hamamları, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınları, İstanbul,1995, s. 241, 395.

3.Yüksel, İ. A., Osmanlı Mimarisinde Kanuni Sultan Süleyman Devri İstanbul, İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul, 2004, s.319

4.Ertuğrul, A.,  Mimar Sinan’ın İstanbul’daki Mevcut Hamamları, İTÜ FBE yayınlanmamış yüksek lisans tezi,2002

Erhan Uludağ ile bir restorasyon sohbeti

Erhan Uludağ ile bir restorasyon sohbeti
İbrahim Ethem Gören, şehir plancısı ve restorasyon uzmanı Erhan Uludağ ile Nalçacı Halil Dergâhı özelinde tarihi eser restorasyonu üzerine bir söyleşi yaptı

Osmanlı tekkeleri ve tekkelerde neşvü neva bulan kültür, Osmanlı medeniyetinin muhafaza edilmesinde, nesilden nesile aktarılmasında, ilim ve tasavvuf geleneğinin aslî mahiyetine uygun bir şekilde sürdürülmesinde önemli misyon üstlenmiş. Bu bağlamda Üsküdar’daki Nalçacı Halil Dergâhı da 1900’lü yılların başına kadar Ümmet-i Muhammed’e hizmet eden bir müessese ve irfan mektebi olarak hayatiyetini sürdürmüş. Bir Halveti-Şabani Dergâhı olan Nalçacı Halil Tekkesi 100 yıllık bir fasılanın ardından yeniden ihya edilerek 2 Mart Cuma günü Cuma namazında tekrar hizmete açıldı…  Tekkenin restorasyon projesini eşi, mimar Sevilay Uludağ’la birlikte hayata geçiren şehir plancısı ve restorasyon uzmanı Erhan Uludağ ile Nalçacı Halil Dergâhı özelinde tarihi eser restorasyonu üzerine sohbet ettik…

İbrahim Ethem Gören: Nalçacı Halil Dergâhı’ndan hikâyesini anlatır mısınız?  Nalçacı Halil kimdir,  Dergâh hangi tarihlerde hizmete girmiş ve kaç yıl cemiyete ve cemaate hizmet etmiştir?

Günümüze ulaşamayan tekkenin haziresi Üsküdar’da Tabaklar Mahallesinin (eski İnadiye/İcadiye semti)  Nalçacı Hasan[1] Sokağı’ndadır. Tekke, Halvetî tarikatine mensup olan Mudurnulu Nalçacı Şeyh Halil Efendi tarafından kurulmuş ve bu sebeple onun adını almıştır. 4. postnişîn Şeyh Mehmed Tulû’î Efendi’den dolayı (v. 1170/1756-7) Tulû’î Efendi Dergâhı[2] adıyla da anılmaktadır. Ayvansarayî’ye göre, buranın diğer bir adı ise Pâr Tekyesidir ve Halil Efendi Antalya’da meskûn Vehhab Ümmî’nin müridlerindendir.[3] Diğer bir belgeye göre onun şeyhi, silsilesi Abdülvehhab Efendi ve Tâlib Ümmî Efendi ile Halvetiyye tarikatinin Ahmediyye kolunun kurucusu Şeyh Ahmed Şemseddin Yiğitbaşı’ya (v. 910/1504) ulaşan Armağan Ramazan Efendidir.[4] Halil Efendi’nin vefat tarihini Ayvansarayî burada bulunduğunu belirttiği mezar taşına göre 1040 (1630-1)[5], Zâkir Şükrî ise 1068 (1657-8)[6] olarak verir. Sözü edilen mezartaşı bugün mevcut değildir; kabir yeri de bilinmemektedir.

Zaman içinde harap olan dergâh 1874 yılında tamir ettirilmiş, bu sırada Nalçacı Şeyh Halil Efendi’nin kabri üzerine bir türbe inşa edilmiştir.[7]

1914–1919 yılları arasında hazırlanan “Alman Mavileri” haritalarında tekke binalarının mevcut olduğu görülmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1924 yılında yaptırmış olduğu tespit çalışmasında Nalçacı Tekkesi’nin “mâmur” durumda olduğu belirtilmiştir. Ancak 1931 tarihli 57 nolu Pervititch paftasında yalnızca türbenin ve minarenin ayakta kaldığı görülmekte, diğer kısımların ise harabe olarak nitelendirildiği belirtilmektedir. 1940’larda halen varlığını sürdürmekte olan Nalçacı Halil Efendi Türbesi de bu tarihlerden sonra yıkıma uğramış ve ortadan kalkmıştır. Dergâhtan günümüze hazire dışında hiçbir şey ulaşamamıştır.

Tekke her ne kadar Nalçacı Halil Efendi tarafından yaptırılmış olsa da, tekkenin manevi bütünlüğü açısından Bosnavî Mehmet Tevfik Efendi’nin kabrinin burada bulunmasının ayrı bir önemi vardır.

Kaynak: Avrupa Bülteni

Prof. Çılı: Ağa Camii’nde gereken yapılmıştır!

Prof. Çılı: Ağa Camii’nde gereken yapılmıştır!

Tarihi eser ve restorasyon uzmanı İstanbul Teknik Üniversitesi Restorasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Çılı ile Ağa Camii restorasyonunu konuştuk

İbrahim Ethem Gören/ Dünya Bülteni – Kültür Servisi

İki yıl süren yenileme çalışmalarının ardından Beyoğlu Hüseyin Ağa Camii geçtiğimiz ay ibadete açılmıştı…

M. 1594 yılında Galatasaray Ağası Şeyhülharem Hüseyin Ağa tarafından yaptırılan İstiklal Caddesi’ndeki Hüseyin Ağa Cami 2 yıllık restorasyon çalışmaları tamamlanarak 14 Şubat Cuma günü yeniden ibadete açıldı.

Halk arasında Ağa Camii olarak bilinen 420 yıllık geçmişe sahip Osmanlı dini mimari eseri, 1999 yılındaki Gölcük depreminde hasar görmüş, ardından kontrollü olarak ibadete açık tutulmuştu.

Ağa Camii’ndeki tahribatın bir bölümünün Demirören AVM inşaatından sonra ortaya çıktığına dair kamuoyunda bir kanaat bulunmakla birlikte İstanbul Teknik Üniversitesi Restorasyon Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. FERİDUN Çılı tarafından hazırlanmış Ağa Camii’nin 1999 depreminde zarar gördüğüne ve Demirören AVM yapımında zarar görmediğine dair raporu var.

AVM inşaatı esnasında çatlaklardaki hareketleri izlemek üzere çatlaklara komperatör çatlak ölçer yerleştirilerek periyodik ölçümleri yapılmış, teknik ölçümlerde AVM inşaatının AĞA Camii’ne zarar vermediği kanaatine varılmış.Bunlarla birlikte kamuoyunda Demirören AVM’nin Ağa Camii’ne zarar verdiği kanaati üzerine mezkur şirket Ağa Camii’ni restorasyon masraflarını üstlenmiş.

Cami yıkılma riskiyle karşı karşıya kalınca 2 yıl önce restorasyona alınmıştı. Tonozları çelik halat sistemiyle desteklenerek güçlendirilen camiinin çatı makas sistemi, ahşap döşemeleri, kalem işleri yenilendi.  Osmanlı dönemindeki orijinal mimari kurgusunda yer almayan tuvaletler yer altına indirilerek, avlu mermerle kaplandı.

Geçtiğimiz ay, uzun bir aradan sonra cemaatine kavuşan camiyi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından ibadete açılmıştı…

Geride kalan bir aylık süre zarfında Ağa Camii restorasyonu gündemde tutulma gayretine girildi. Hükümetle hesabı olanlar sanat, estetik ve mimari çalışmalara da gölge düşürecek yayınlar yaptı. Bu bağlamda yapının üzerindeki çok katmanlı tarihsel dönemlerin izlerini taşıyan müdahalelerin kazınarak homojen bir hale dönüştürüldüğü, camiinin anonim bir 16. Yüzyıl eseri haline dönüştürüldüğü ve Ağa Camii’nin 2013 model bir yapı haline getirildiği iddia edildi…

Ağa Camii’nde konuyla ilgili olarak tarihi eser ve restorasyon uzmanı İstanbul Teknik Üniversitesi Restorasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Çılı ile görüştük…

İbrahim Ethem Gören: Feridun Bey, Ağa Camii restorasyonunu genel anlamda değerlendirir misiniz?

Prof. Dr. Feridun Çılı: Ağa Cami restorasyonu, çatısı olduğu gibi çökme tehlikesinde olan bir yapının yoktan var edilmesidir.

Binada hangi türden hasarlar vardı?

Caminin çatısını oluşturan iki tonozda aralığı 15cm~20cm’ye ulaşan ve yarılma da denilebilecek iki adet diyagonal çatlağa ek olarak tüm cephe duvarlarında, minarede ve avluda çeşitli açıklıklarda sistematik çatlak oluşumu bulunuyordu.

Bahsettiğiniz hasarlara nasıl müdahale edildi?

En önemli çatlak/ayrılma denilebilecek tonoz çatlaklarının daha fazla açılmasına izin vermemek amacı ile tonozlara dik doğrultuda dört adet ön gerilmeli gergi düzenlendi.

Benzer gergiler, yapının bütünlüğünü korumak amacı ile tonozlara paralel doğrultuda da yerleştirildi. Gergilerde paslanmaz çelik kullanıldı. Yapının bütünlüğünü ve kararlılığını sürdürebilmek için cephe duvarlarının en üst kotunda yine paslanmaz çelikten bir hatıl sistemi düzenlendi. Yapıdaki diğer tüm çatlaklar genişliklerine bağlı olarak değişik şekillerde onarıldı.

Binanın sıvalarını sökerken sürprizlerle karşılaştınız mı?

Gayet tabii. Bu aşamada yapıya daha önceki dönemlerde yapılmış tüm müdahaleler görüldü. Bunların bir bölümü günümüz restorasyon ilkeleri ile uyuşmadığı için değiştirildi/kaldırıldı.

 

Binanın cephelerinde mühür gibi yuvarlak metal parçaları duruyor. Bunlar ne işe yarar?

Bunlar, tonozlara paralel ve dik doğrultuda düzenlenmiş gergilerin sabitleme/ankraj plakalarıdır.

Mimar Koray Gümüş, Zaman Gazetesi’ne verdiği bir mülakatta Ağa Camii’nin dışarıdan bakıldığında yapının üzerindeki çok katmanlı tarihsel dönemlerin izlerini taşıyan müdahalelerin kazınarak homojen bir hale dönüştürüldüğü ve camiinin 2013 model bir bina olduğunu söylüyor… Bu hususta sizin kanaatleriniz nelerdir?

Kesinlikle katılmıyorum, daha doğrusu yapının tarihi ve hasar durumu hakkında hiç bir bilgisi olmayan insanların fikir belirtmesini gereksiz buluyorum. Yoldan geçerken bakılınca tonozların göçmenin eşiğinde olduğu görülemez. Dahası, bu restorasyon, kurullarca da onanmış bir restorasyon projesi kapsamında ve bir bilim heyetinin gözetiminde yapıldı. Yapılan, bu emeğe saygısızlıktır.

Camiinin eski fotoğraflarına baktığımıza tonozlarda ciddi çatlak ve yarıklar olduğunu görüyoruz. Bunlar nasıl tamir edildi? Yapılan işlem bilimsel açıdan doğru mudur?

Yapılan müdahale bilimsel açıdan doğrudur. Daha iyi bir yöntem bulunduğunda yapılan müdahale bir gün içinde kaldırılabilecek kadar basittir.

Camiinin eski fotoğraflarına baktığımızda kolonların daha büyük ve heybetli olduğu görülüyor. Şu anki durumda kolonların ince ve narin olduğunu görüyoruz. Bu camiinin statiği açısından tehlike oluşturur mu?

Hayır oluşturmaz. Camide mihrap cephesine yakın tuğla ayakların üzerinde kalınlığı 20cm~25cm’ye varan çok az donatılı kalitesiz betonla oluşturulmuş betonarme mantolar bulunmaktaydı. Bu tabaka tamamen alınarak yerine çelik köşebentler ve etriye gibi çalışan ön gerilmeli çubuklarla oluşturulmuş çelik manto konuldu. Çelik manto, tuğla ayağın üst kotlarında kapatılmayarak görünür halde bırakıldı.

Sizce restorasyonla yeniden inşa projeleri arasında nasıl bir denge sağlanmalıdır? Bu denge Ağa Camii örneğinde nasıl korunmuştur?

Ağa Camii’nde yapılan işin adı “restorasyon” olup yapıda korunması gereken ya da korunabilecek tüm öğeler korunmuştur. Yeniden yapım ise, laftan da anlaşılacağı üzere “yeniden yapım” dır. Bu iki kavramı karıştıranların eleştirisine kulak asmamak gerekir.

“Ağa Camii 16. Yüzyıla ait anonim bir yapı hüviyetine dönüşmüştür” iddiası hakkında neler söylemek istersiniz?

Cami gerektiği şekilde restore edilmiş ve güçlendirilmiştir. Gerisi boş laftır…

 

 

Ağa Camii de gerçeklerin üzeri örtüldü

Yüksek Mimar Uludağ: Ağa Camii tartışmalarında bilimsel gerçeklerin üzeri örtüldü

Ağa Camii de gerçeklerin üzeri örtüldü (Foto-Galeri)

SON DEVİR-İbrahim Ethem Gören

Beyoğlu’nun simgelerinden Hüseyin Ağa Camii restore edilerek Şubat ayında ibadete açılmıştı. Ağa Camii, iki yıllık restorasyon sürecinin ardından 14 Şubat Cuma günü cemaatiyle buluşmuş, Cuma namazı öncesinde yapılan törende Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ibadethanenin kurdelesini kesmişti…

M. 1594 yılında Galatasaray Ağası Şeyhülharem Hüseyin Ağa tarafından yaptırılan İstiklal Caddesi’ndeki Hüseyin Ağa Camii 400 yılı aşkın geçmişiyle Beyoğlu silüetinde önemli bir yer edinmişti.

Halk arasında Ağa Camii olarak bilinen 420 yıllık geçmişe sahip Osmanlı dini mimari eseri, 1999 yılındaki Gölcük depreminde hasar görmüş, ardından kontrollü olarak ibadete açık tutulmuştu.

Cami yıkılma riskiyle karşı karşıya kalınca restore edilmişti. Geride kalan bir aylık süre zarfında Ağa Camii restorasyonu gündemde tutulma gayretine girildi. Hükümetle hesabı olanlar sanat, estetik ve mimari çalışmalara da gölge düşürecek yayınlar yaptı.

Bu bağlamda yapının üzerindeki çok katmanlı tarihsel dönemlerin izlerini taşıyan müdahalelerin kazınarak homojen bir hale dönüştürüldüğü, camiinin anonim bir 16. Yüzyıl eseri haline dönüştürüldüğü ve Ağa Camii’nin 2013 model bir yapı haline getirildiği iddia edildi…

Ağa Camii’nde konuyla ilgili olarak tarihi eser ve restorasyon uzmanı yüksek Mimar Sevilay Uludağ ile görüştük

İbrahim Ethem Gören: Sevilay Hanım, Ağa Camii mimarisinin Beyoğlu, Taksim ve bir adım öte İstanbul için önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Sevilay Uludağ: Osmanlının her döneminde özellikle ticaretin canlandığı 18. ve 19. yüzyıllardan itibaren İstiklal Caddesi yerleşim olarak İstanbul’un kalbi, merkezi olmuştur. İstiklal Caddesi, Beyoğlu, gayrimüslim ve Müslümanların yüzyıllardan beri birlikte yaşadığı kültür ve ticaret  merkezidir. İstiklal Caddesi farklı dinlere mensup vatandaşlarımızın birlikte yaşadığı bir mekândır ve Hüseyin Ağa Camii de buradaki tek cami olmasından dolayı önemli bir yapıdır. Ağa Camii Beyoğlu için ve İstanbul için bir simgedir.

Ağa Camii’nde hangi sebeplerle restorasyon yapılması gündeme geldi?

İstiklal Caddesi üzerinde günümüze ulaşan önemli kültür varlıklarımızdan olan Hüseyin Ağa Camii restorasyonu harim tonozundaki çatlaklar nedeni ile gündeme gelmiştir. Ancak bu sadece nedenlerden biridir.

Bu konuyla ilgili tarihi belgeler ne diyor?

Çok şey… Eski belgelerde görüldüğü üzere Ağa Camii’nin restorasyon öncesindeki durumu yapının özgün cephe ve plan şemasından oldukça uzakta idi. Cami, özgün özelliğini kaybetmişti. Yapılan araştırmalar sonucunda doğru verilere dayandırılarak hazırlanan restitsüyon ve restorasyon projelerinin yine doğru bir şekilde uygulamasının yapılması ile cami özgün mimarisine kavuşmuştur.

Camiinin restorasyon öncesindeki genel durumu hakkında bilgi verir misiniz?

Cami her ne kadar dışarıdan iyi durumda gözüküyor idiyse de, projelerini hazırlamaya başladığımızda bünyesinde birçok sıkıntının mevcudiyetini tespit ettik. Pencerelerin ahşap doğramalarında çürümeler vardı. Tepe pencerelerinin durumu kötüydü. Alçılarında kırılmalar ve bozulmalar vardı. Minber ve vaaz kürsüsü yapının mimarisi ile uyuşmuyordu. Ahşap korkuluklarında doğramalarda olduğu gibi çürümeler vardı. Duvarlarında çatlaklar, tonozunda daha ciddi çatlaklar vardı. Kadınlar mahfili döşemesi betonarme idi ve sağlıklı değildi.

AĞA CAMİİ ÖZGÜN YÜZÜNE KAVUŞMUŞTUR

Restorasyon süreci nasıl ilerledi?

Restorasyon projeleri ve uygulaması Bilim Kurulu danışmanlığında ilerlemiştir. Özellikle uygulama sürecinde en az 2 haftada bir, alanda kontrollerimizle ve bilim kurulumuzla toplantılar yapılmak sureti ile imalatlar kontrol edilmiş, böylelikle uygulamaya yön verilmiştir.

Çimento harçlı sıvaların yapıdan uzaklaştırılmaya başlamasından kısa bir süre sonra özellikle son cemaat yerinin duvarlarında proje ve belgeleri doğrulayan pencere yerlerinin çıkması, yapılan restorasyonun doğru yöntem ve belgelemelerle yapıldığını gösteren en önemli tespit olmuştur.

Aynı şekilde saçaklardaki dendanların betondan yapıldığı ve özgün olmadığının tespit edilmesi, mihrap nişinin yine çimento harçlı tuğla ile değiştirildiğinin tespit edilmesi restorasyonun doğru bir şekilde yapıldığını gösteren tespitler olmuştu.

Restorasyon sürecinde kontrolör olarak İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve İstanbul’daki teknik üniversitelerde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan bağımsız bilim kurulu Ağa Camii restorasyonunu özverili şekilde denetlemiştir. Tüm çalışmalar uygulamada kullanılan yöntemler, teknikler bilimsel şekilde yapılmıştır.

Eleştiri bu süreç içinde ve sonrasında da olmuştur. Bizler açıkçası böyle eleştirileri bekliyorduk çünkü Ağa Camii bugüne kadar özgün olmayan yüzü ile İstiklal’deydi ve insanlar bunu görmeye alışmıştı.

Son yapılan restorasyon ile Ağa Cami özgün yüzüne kavuşmuştur. Bilinmesi gereken en önemli nokta restorasyonun sırf olabilecek eleştirilerden kaçarak restorasyon ilkelerine uymayan bir yöntemle yapılmayıp tamamen yapıyı özgün kimliğine kavuşturmak için bilimsel yöntemlerle yapılmış olmasıdır.

AĞA CAMİİ 1930’LU YILLARDA YAPILAN RESTORASYONLA ÖZGÜNLÜĞÜNÜ KAYBETMİŞTİ

Maalesef şunu belirtmeliyiz ki 1930’lu yıllarda yapılan restorasyon ile yapı büyük ölçüde özgünlüğünü kaybetmiştir. Yapının duvarları, çatı saçak bölümleri, harime bakan kolonlarının etrafı, kadınlar mahfil döşemesi betonarmeye çevrilmiş, formları değiştirilmiştir.

Camiinin tarihi dokusunun korunması için neler yapıldı?

Az önce de bahsettiğim üzere yapıdaki raspalar elimizdeki arşiv belgeleri ile tamamen örtüşmüştür. Eski harita belgesi Alman Mavilerindeki kontürü ile de örtüşmüştür.

Bu belgeler ve izler doğrultusunda uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Minaresi, külah ve şerefe alt kısmı tamamen eski fotoğraf belgelerine göre yapılmıştır. Pabuç kısmının çimento harç ve tuğla dolgularla değiştirildiği tespit edilmiş, bu dolgular alınarak taş ile bu kısımlar aslına uygun yapılmıştır.

Son cemaat önündeki betonarme giriş muhdes olduğundan alınmış, cami cepheleri özgün haline kavuşmuştur. Son cemaat yerinin yüksek pencereleri arşiv belgeleri ve raspa sonucunda ortaya çıkan sonuçlara göre doğru bir şekilde restore edilmiştir.

Yapılan restorasyon ile yapı özgün dış duvar örgü sistemine kadar sıvalarından soyulmuş, çıkan verilere göre rstorasyonu yapılmıştır. Yapıda harim pencere sistemi aynen korunmuştur. Tepe alçı pencereleri onarılarak korunmuştur. Yapı içindeki kalem işleri de büyük ölçüde korunmuştur.

Cami tarihi izleri barındırmaya devam ediyor mu?

Tabiii ki… Biz camideki özgün olmayan pencere ve mihrap gibi değiştirilmiş elemanları restore ettik. Yapıyı yıkmadık, yeniden yapmadık. Cami kendisi tamamen tarihidir. Günümüze kadar yapılan yanlış uygulamalar ile kaybettiği, yitirdiği değerlerine bu restorasyon uygulaması ile kavuşmuştur. Zaten yapıda sıva altında bugün yapılan restorasyona ışık tutan tüm izler duruyordu, sadece bu restorasyonla bu izler gün ışığına çıkarıldı.

Ağa Camii’ndeki çalışmalar “Müteahhitlik ürünü” yakıştırmasını hak ediyor mu?

Kesinlikle hayır. Yapılan tüm uygulamalar restorasyon ilkelerine göre olması gerektiği gibi yapılmıştır. Camide kullanıla ahşap elemanlar eleştiri konusu yapıldı. Ahşap elemanların tamamı birinci sınıf malzemedir.

Empreyenlenmiş, fırınlanmıştır. Yapılan güçlendirmelerin tamamı paslanmaz demir ile yapılmıştır. Sıvalar laboratuar sonuçlarında verilen özgün horasan karışım harcı ile yapılmıştır. Kullanılan taşlar küfegi taşıdır.

Özgününe uygun olarak alana getirilmiştir. Kalem işleri tezyinat sıvası üzerine olması gerektiği gibi yapılmıştır. Böyle bir çalışma müteahhitlik ürünü olamaz. Zaten hiçbir restorasyon müteahhitlik ürünü olamaz ve olmamalıdır.

Tarihimizin en önemli değerleri olan taşınmaz kültür varlıklarına bir çivi dahi düşünmeden, bilinçsizce çakılamaz, bu yapılara yapılacak her hangi bir yanlış müdahalenin geri dönüşü olmayacağından tüm ekibimiz tüm dikkati ve enerjisi ile alanda çalışmalarını yapmıştır.

Camide rekontrüskiyon çalışması yapıldığına dair iddialar var? Böyle bir çalışma yapıldı mı? Ağa Camii’nde restorasyon projesi mi yeniden inşa projesi mi yapılmıştır?

Yeniden inşaa, rekonstrüksiyon; adından da anlaşılacağı gibi olmayan bir yapının ya da statik açıdan yıkılarak yapılması ön görülen yapıların yapılmasıdır. Biz Hüseyin Ağa Camii’ni yıkmadık, temelini yeniden atmadık, çimento harçlı sıvaların altında gizlenmiş özgün izleri görünür hale getirdik. Restorasyonda zaten budur…

AĞA CAMİİ RESTORASYONU TARTIŞMALARINDA BİLİMSEL GERÇEKLERİN ÜZERİ ÖRTÜLDÜ

Peki sizce bu türden tartışmalar niye ortaya atılıyor?

Hüseyin Ağa Cami İstanbul’un kalbi olan Taksim’in simgelerinden biridir. 1940’lı yıllardan beri insanların gördüğü bir yüzü vardı Hüseyin Ağa Camii’nin bu restorasyon ile bu yüz değişti. İnsanlar şaşırdı ve tam araştırılmadan, nedenini niçinini bilmeden talihsiz tartışmalar yapıldı.

Bizler de sizler gibi kültür sanat ve estetik değerlere önem atfeden ve at gözlüğü takmayan gazetecilerin yardımı ile Hüseyin Ağa Camii’nin özgün yüzüne kavuştuğunu anlatmaya çalışıyoruz ve anlatacağız da… Ama bir yandan da üzülmüyor değiliz çünkü gerçekten bilimsel araştırma ve yöntemlerle yapılan bir uygulamanın, bizlere sorularak tartışılacaksa tartışılması gerekliliğine inanıyoruz. Maalesef tartışmalar hakikatin üzeri örtülerek, bilimsel gerçekler çarpıtılarak yapılıyor.

Erdemli gazetecilik çünkü böyle bir şeyi gerektirir. Bize Ağa Camii’nde neler yaptığımızı, neler yapmadığımızısorabilirlerdi.

TARİHİ CAMİLERİN KORUNMASINDA DİN ADAMLARINA BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR

Camiinin bu haliyle kuşaklar sonrasına miras kalması için nasıl bir koruma/bakım sağlanmalıdır?

Ülkemizde yapılan restorasyon uygulamalarından sonra restore edilen eser yine kendi kaderi ile başbaşa kalmaktadır. Biz, alandan çıktığımız anda yapının tarihe mâl olduğu unutulmakta, işlevler ön plana çıkmaktadır.

Burada en önemli görev camideki din görevlilerine düşmektedir. Cemaate yapının tarihi değeri anlatılmalı ve ona göre yaklaşmaları sağlanmalıdır.

Ağa Camii’nde yapılacak en ufak bir müdahalede İstanbul Vakıflar I. Bölge Müdürlüğü’ne, İlgili Koruma Kurullarına başvurulmalı, yapılacak müdahaleler restorasyon ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.

Ağa Camii de gerçeklerin üzeri örtüldü

 

Hüseyin Ağa Camii Restorasyonu Hakkında Zaruri İzahat

HÜSEYİN AĞA CAMİ RESTORASYONU

Restorasyon uygulamasına geçmeden önce yapılan araştırma ve belgeleme çalışmaları (tarihi, estetik ve teknik yönden yapının incelenmesi, rölövesinin ve bozulma nedenlerinin saptanması, yapının dönemlerinin belirlenerek restitüsyon projelerinin hazırlanması) yapının ayrıntılı olarak tanımlanmasını sağlar. Restorasyon projesi tüm bu araştırma, belgeleme sonucunda hazırlanarak ilgili Koruma Kurulu Onayına sunulur. Hiç bir Restorasyon uygulamasına ilgili Koruma Kurulu onayı alınmaksızın başlanılamaz.

Tescilli eski eser yapılar ilk yapıldıkları dönemden günümüze ulaşıncaya kadar doğru ve yanlış bir çok onarım müdahalesi geçirir. Yapıya yapılan yanlış müdahaleler ( yanlış malzeme kullanımı, müdahaleden kaynaklı strüktürel bozulma, yapının görsel estetiğini, mimarisini bozacak uygun olmayan ekler..vb. )  koruma kuralları açısından tescilli kültür varlığından uzaklaştırılmalı, yapı belgelenebilen dönemine uygun olarak restore edilmelidir.

Beyoğlu, Hüseyin Ağa Cami’nin restorasyonu,  hem projelendirme hem de uygulama sürecinde yukarıda açıklanan kriterlere uygun bir şekilde bilimsel çalışmalar sonucunda yapılmış ve bitirilmiştir.

Hüseyin Ağa Cami, 1594 yılında Galatasaray Ağası Şeyhülharem Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Günümüze ulaşıncaya kadar özgün halini kaybeden yapının araştırmalar doğrultusunda tespit edilen 3 farklı dönemi vardır. Yapının I. Dönemi 16. Yüzyıl, II. Dönemi 1834, III. Dönemi 1939 yılıdır.

Yapının restorasyon projesi İstanbul II.Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 21.09.2011 tarih ve 21 sayılı karar ile onaylanmıştır. Onaylanan restorasyon projesi görsel belgelere dayandırılarak hazırlanan 2. Dönem restitüsyon projesine göre hazırlanmıştır. Kurul kararı ile onaylı restorasyon projesinin uygulanması sırasında ortaya çıkan veriler doğrultusunda hazırlanan restorasyon tadilat projesi ise İstanbul II. Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 03.04.2013 tarih ve 1234 sayılı karar ile onaylanmıştır. Uygulama sürecinde bilim kurulu kurulmuştur. Bilim kurulunda Prof.Dr.Oğuz Ceylan ile Prof.Dr. Feridun Çılı beyler bulunmuştur.

14.02.2014 tarihinde Yeni Akit Gazetesinde yer alan cami restorasyonunda yapılan yanlışlıklar konulu yazı hiçbir şekilde doğruyu yansıtmamaktadır. Gazetede belirtilen konularla ilgili olarak;

1-Yapı  günümüze gelinceye kadar bir çok onarımdan geçmiştir. Araştırma sürecinde 1939 yılı onarım öncesi çekilen fotoğraflara ulaşılmıştır. Fotoğraflar doğrultusunda projeler hazırlanmıştır. Belgeler dikkatli bir şekilde incelendiğinde, son cemaat pencere düzeninin 1939 senesinde yapılan onarımda tamamen değiştirildiği, minarenin külah, petek, şerefe kısımlarının yeniden yapıldığı, saçak kısımlarında olmadığı halde motifli işlemelerin yapıldığı, güneydoğu cephesinde mihrap çıkıntısı olmadığı ancak 1939 yılından sonra bu bölümün eklendiği, mihrap nişi üzerindeki yuvarlak tepe penceresinin kapatıldığı tespit edilmiştir.

IMG_0977

1939 da ve sonrasında yapılan tüm müdahalelerde ortalama 10 cm. kalınlığında çimento harçlı sıva ve demirli beton uygulaması yapıldığı tespit edilmiştir.  Ayrıca 1914-1915 senesi Alman Mavilerinde dahi olmayan son cemaat önüne yapılan betonarme kısmında özgün olmadığı görülmüştür. Tüm bu müdahaleleri dönem eki olarak kabul etmek yapıya, tarihe, mimariye  yapılabilecek en büyük saygısızlıktır.  Ayrıca Uluslar arası kabul gören Venedik Tüzüğü’ nün 9,10,11,12 ve 13. Maddelerinde yapılacak onarımların özgün malzeme ile yapılması gerektiği vurgulanırken özgün malzemesi bilinen bir tescilli eserde betonarme olan eklerin korunması doğru değildir. Uygulamada tüm çimento harçlı ve demirli beton müdahaleler alınmış, özgün horasan harç ile sıvalar yenilenmiştir.

IMG_0979

Fotoğraflarda da görüldüğü gibi demirli beton olan kısımlar, üzerindeki kütahya çini kaplamalar özgün yani tarihi, estetik değeri olmayan 1939 yılı onarımda eklenen ögelerdir. Bu nedenle belgeleri ile ispatlanan kötü müdahaleler, ilgili koruma kurulunca da onaylanan projeler doğrultusunda kaldırılmış, bu bölümler özün horasan harç ile sıvanmıştır.

Restorasyon sonrası fotoğraf-1
Restorasyon sonrası fotoğraf-1

Kolonlar özgün ebatlarına ve formuna restorasyon sonucunda kavuşmuştur. Geç dönemde yapılan ve caminin özgününde olmayan, karakterine uymayan çini kaplamalarda ilgili koruma kurulu onayı ile kaldırılmıştır.

2- 1914-1915 yıllarına ait Alman Mavi haritasında ve 1939 yılı onarım öncesi eski fotoğraf belgelerinde, 1939 sonrasında yapıya yapılan müdahaleler de eklenen son cemaat önündeki ek betonarme giriş kısmının olmadığı görülmektedir. Aynı belgede cepheden dışarıya doğru çıkma yapan restorasyon öncesindeki mihrap nişinin olmaması mihrap nişinin, niş içerisindeki mukarnas tenzinatlı mihrabın özgün olmadığını gösteren belgelerdir. Bu belgeler dışında raspa işleminde harçların ve mukarnas tenzinatının çimento harçlı sıva ile yapılmış olmasıda bu belgeleri desteklemiştir. Raspa sonucunda özgün mihrap yayıda ortaya çıkarılmıştır. Tüm bu belgeler doğrultusunda mihrap özgün formuna uygun olarak restore edilmiştir.

1914-1915 Alman Mavi haritası   (belge-1)
1914-1915 Alman Mavi haritası (belge-1)

 

2012 yılı restorasyon öncesi fotoğraf -2
2012 yılı restorasyon öncesi fotoğraf -2

 

1939 yılındaki restorasyon öncesi çekilen Encümen Arşivinden alınan eski fotoğraf , bu belgede de mihrap nişinin çıkmadığı görülmektedir (belge-2)
1939 yılındaki restorasyon öncesi çekilen Encümen Arşivinden alınan eski fotoğraf , bu belgede de mihrap nişinin çıkmadığı görülmektedir (belge-2)

 

Restorasyon öncesi foto-3
Restorasyon öncesi foto-3 Restorasyon sırasındaki foto-4

 

Restorasyon sırasında açığa çıkarılan özgün mihrap nişi foto-5
Restorasyon sırasında açığa çıkarılan özgün mihrap nişi foto-5

Raspa sonucunda mihrap nişinin özgün ebadının çimento harçlı tuğla ile değiştirildiği fotoğraf 4 de görüldüğü üzere tespit edilmiştir. Bilim kurulumuzunda onayı ile özgün

olmayan bu dolgu kısımda alındığında alt kısımda taş ve tuğla örgülü özgün mihrap nişi duvarına ulaşılmış (bkz. Foto 5), bu belgeler ile onaylı restorasyon projesinin örtüşmesi üzerine mihrap nişi projesine uygun olarak onarılmıştır (bkz.fotoğraf 7)

3-Uygulamada öncelikle restorasyon projesine uygun olarak çimento harçlı sıvalar cami cephe duvarlarından itina ile alınmıştır. Raspa işlemi sonucunda 19. Yüzyıl (koruma kuruluna sunulan II.Dönem restitüsyon) restitüsyonunun doğru kararlar üzerine yapıldığı anlaşılmıştır. Buna uygun olarak hazırlanan restorasyon projesinin de bu kararlar doğrultusunda hazırlandığı anlaşılmıştır. Çünkü projelerde özellikle elimizdeki 1938 yılındaki onarım öncesine ait fotoğraflarda görülen son cemaat pencere düzeninin doğru olduğu tespit edilmiştir (bkz. Belge 2 ve fotoğraf 6).

1938 yılı onarım öncesi çekilen fotoğrafta son cemaat penceresi görülmektedir (belge 2)
1938 yılı onarım öncesi çekilen fotoğrafta son cemaat penceresi görülmektedir (belge 2)

 

Uygulamada yapılan çimento harçlı sıva raspası sonucunda son cemaat yerinin özgün pencere ebatlarının 1938 yılındaki onarım ile değiştirildiği tespit edilmiştir (foto-6)
Uygulamada yapılan çimento harçlı sıva raspası sonucunda son cemaat yerinin özgün pencere ebatlarının 1938 yılındaki onarım ile değiştirildiği tespit edilmiştir (foto-6)

 

 

restorasyon öncesi kuzey cephesi
restorasyon öncesi kuzey cephesi

 

restorasyon sonrası belgelere ve izlere göre onarımı tamamlanan Kuzey cephesi
restorasyon sonrası belgelere ve izlere göre onarımı tamamlanan
Kuzey cephesi

 

4-Uygulama sırasında yapılan tüm pencereler en dayanıklı, sağlam ahşap cinsi olan 1. Sınıf meşeden yapılmıştır.

5-Restorasyon öncesi cami de olan minber 1939 senesi sonrası yapılan özgün niteliği olmayan bir minberdi. Caminin 2. Dönem  (19. YÜZYIL) restitüsyonuna göre onaylanan restorasyon projesin de de 19. Yüzyıl mimari dönem analizleri yapılarak aynı dönemde yapılan Harem Defterder Ağa Cami özgün minber detayı alınarak hazırlanan minber, ilgili koruma kurulunca onaylanmıştır. Tüm bu veriler, dönem analizleri ve belgeler ışığında detaylandırılan minber 1. Sınıf çam dan imal edilmiştir. Üzerindeki çiçek motifli rozetler ahşap olup özel imalat ile yapılmıştır.

Restorasyon sonrasında mihrap,minber ve vaaz kürsüsü (fotoğraf 7)
Restorasyon sonrasında mihrap,minber ve vaaz kürsüsü (fotoğraf 7)

6-Yapıda restorasyon öncesinde tespit edilen çatlaklara uygulama sürecinde İstanbul Teknik Üniversitesi Döner Sermaye İşletmeleri Yönetmeliği Uyarınca  Mi-2011-159 No.lu Proje Kapsamında ; İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık fakültesinden Prof. Dr. Feridun ÇILI ve  Prof. Dr. Oğuz Cem ÇELİK tarafından hazırlanan Taşıyıcı sistemler raporu doğrultusunda müdahale edilmiştir. Tüm müdahale uygulamaları ilgili koruma kurulunca onaylıdır.

Restorasyondaki esas amaç yapıdaki strüktürel bozulmaların mümkünse özgün yapım tekniğine göre mümkün değilse restorasyonun yapıldığı döneme ait modern yapım malzemeleri ile onarılmasıdır. Cami restorasyonu koruma ilkelerine göre yapılmıştır.

Restorasyon öncesinde yapıda gözle görülebilen çatlaklar Fotoğraf 8
Restorasyon öncesinde yapıda gözle görülebilen çatlaklar Fotoğraf 8
Restorasyon öncesinde yapıda gözle görülebilen çatlaklar Fotoğraf 9
Restorasyon öncesinde yapıda gözle görülebilen çatlaklar Fotoğraf 9
Tüm çatlaklara İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden alınan taşıyıcı sistem raporunda yapılması istenen onarım detaylarına göre müdahale edilmiştir. Fotoğraf 10
Tüm çatlaklara İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden alınan taşıyıcı sistem raporunda yapılması istenen onarım detaylarına göre müdahale edilmiştir. Fotoğraf 10
Tüm çatlaklara İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden alınan taşıyıcı sistem raporunda yapılması istenen onarım detaylarına göre müdahale edilmiştir. Fotoğraf 11
Tüm çatlaklara İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden alınan taşıyıcı sistem raporunda yapılması istenen onarım detaylarına göre müdahale edilmiştir. Fotoğraf 11

Ayrıca yine taşıyıcı sistem raporunda ön görülen,
yapının rijitliğinin sağlanması için gergi sistemi yapılmıştır (bkz. 11,12,13)

Fotoğraf 11, harim içinde yapılan gergi elemanları
Fotoğraf 11, harim içinde yapılan gergi elemanları
Restorasyon sonrası, camide yapılan güçlendirmeler fotoğraf 12
Restorasyon sonrası, camide yapılan güçlendirmeler fotoğraf 12
Restorasyon sonrası, camide yapılan güçlendirmeler fotoğraf 13
Restorasyon sonrası, camide yapılan güçlendirmeler fotoğraf 13

7-Yapının minaresinin, petek, külah ve şerefe altı
1939 senesi onarımında değiştirilmiştir. Bunu onarım öncesinde Encümen Arşivlerinde bulunan eski fotoğraflardan belgelemekteyiz. Bu belgeler ışığında hazırlanan restorasyon projesi ilgili koruma kurulunca onaylanmış ve eski görsel belgeye göre restorasyonu yapılmıştır.

minare1 minare2 minare3

Minarede geç dönemde yapılan değişiklikler
yukarıdaki karşılaştırmalı fotoğraflarda gösterilmiştir. 1939 onarım öncesinde
minare külahı, peteği, kürsüsü farklı iken bambaşka bir mimariye çevrilmiştir.
Minare 19. Yüzyıldaki durumuna göre restore edilmiştir (fotoğraflar 14,15,16)

??????????????????????????????? ???????????????????????????????

Yapılan raspalarda minare kürsüsünün tuğla kırığı, çimento harcı ile dolgu yapılarak formunun değiştirildiği görülmüştür (fotoğraf 17,18)

Fotoğraf 19, raspa sonucunda taş sövelerin alınarak doldurulduğu tespit edilmiştir.
Fotoğraf 19, raspa sonucunda taş sövelerin alınarak doldurulduğu tespit edilmiştir.

8-Harim cephelerinde zemin kot pencere etraflarının tuğla ile doldurulduğu, taş sövelerin alındığı tespit edilmiştir. Bu izler ile 1939 onarım öncesindeki eski fotoğraf belgeleri örtüşmektedir. Eski belgelerde de taş söve görülmektedir. Restorasyon bu veriler ışığında gerçekleştirilmiştir.

Encümen arşivinden alınan 1939 yılı onarım öncesine ait belge-2 de taş söveler görülmektedir.
Encümen arşivinden alınan 1939 yılı onarım öncesine ait belge-2 de taş söveler görülmektedir.

 

Restorasyon sırasında açığa çıkarılan gül pencere (fotoğraf 20)
Restorasyon sırasında açığa çıkarılan gül pencere (fotoğraf 20)

Belge 2 de mihrap nişi üzerindeki gül pencerede
görülmektedir. Restorasyon sırasında 1939 onarımında kapatılan pencere açığa
çıkarılmış ve özgününe uygun olarak onarılmıştır.

Beyoğlu Hüseyin Ağa Cami Restorasyon projesi ve uygulaması bilimsel çalışmalar sonucunda yapılmıştır. Restorasyon projesi öncesi koruma ilkelerine uygun olarak yapının özgün durumunun tespit çalışmaları, sanat tarihi, mimarlık tarihi araştırmaları yapılmış, tüm arşivler taranmıştır. Bu araştırmalar sonucunda yapının 3 dönemi tespit edilmiştir. En ayrıntılı veriler 2. Dönem (19.yüzyıl) ve 3. Dönemi olan 1939 ve sonrasına aittir.

Venedik Tüzüğünün 9. Maddesinde belirtildiği gibi restorasyon varsayımlara, farazilere dayandırılamaz. Bu nedenle yapının 16. Yüzyıl dönemine ait bir veri,bilgi ve belge olmadığından yapının bu dönemine göre restorasyonun yapılması bilimsel değildir. Yapının 1939 senesinde yapılan onarımlarındaki değişiklikler, eklentiler ise özgün malzeme ve mimari karakteri ile uyuşmadığından korunmamış, araştırma sürecinde tespit edilen eski görsel belgeler ve eski haritalardaki veriler ışığında yapı restorasyonu 19. Yüzyıl 2. Dönem restitüsyonuna uygun yapılmıştır. Proje aşamasında elde edilen veriler ile raspa sonucunda yapıdaki izlerinde örtüşmesi yapılan restorasyonun doğruluğunu uygulama sırasında bir kez daha göstermiştir.

Venedik Tüzüğünde sonradan yapılan eklentilerin nitelikli olması durumunda korunması madde 12 de yazmaktadır. Bu çerçevede mevcut kalem işleri itinalı olarak raspa yapılmış, en erken dönemin 1939 yılı olduğu tespit edilmiştir. Bu veriler ışığında yeni kalem işi programı hazırlanmış ve ilgili koruma kurulunca onaylanmıştır. Kalem işlerinde mevcut hat yazısı estenpajları alınmış ve aynısı tekrar yapılmıştır. Cami de bulunan hat yazısı 1957 yılına aittir ancak hattın güzel olması korunması gerekliliğini getirdiği için korunmuştur. Aynı şekilde üst kotta yer alan çini panolarda korunmuştur. Yapı zemin kotundaki çiniler ise Kütahya çinisi olup yapı mimarisi ile uyumsuzdu. Geç dönem eklentisi olan çini panolar, restorasyon sırasındaki çimento sıva raspası yapımı sırasında dolguları yapılarak üzeri sıvanan iç pencere etraflarındaki taş sövelerin de yapılması ile  düzen olarak  cami ile bütünlük oluşturmamaktadır. Bu veriler ışığında çiniler kaldırılmıştır.

Uygulama sırasında kullanılan tüm malzemeler özgün malzeme özelliklerine uygun olarak 1. Sınıf kalite ile yapılmış; tüm çalışmalar, imalatlar ve uygulamalar Vakıflar İstanbul 1.Bölge Müdürlüğü kontrollüğü, Bilimsel Kurulun kontrollüğü ve Koruma Kurulunun Onayladığı proje doğrultusunda yapılmış olup doğru veriler ışığında yapılan restorasyon ile caminin gelecek kuşaklara doğru bir restorasyon ile aktarılması sağlanmıştır.

Sıfır hatalı bir restorasyon nasıl olmalı?

Uzmanlara göre restorasyon sırasında zamanla yarışmak büyük hata.

UZMANLARA GÖRE RESTORASYON SIRASINDA ZAMANLA YARIŞMAK BÜYÜK HATA.
BÜNYAMİN KÖSELİ

19 Ağustos 2012, Pazar

Türkiye, geçtiğimiz 10 yılda yüzlerce tarihi eseri onararak restorasyon alanında büyük bir atılım yaptı, standartlarını yükseltti. Bu süre zarfında özellikle Anadolu’da yapılan bazı yanlış uygulamalar ise geri dönülmez hatalara yol açtı. Uzmanlar, ‘tüccar zihniyet’in değişmesi gerektiğini söylüyor.

Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan, ‘Süleymaniye’nin akustiği bozuldu’ iddiası, ‘Sıfırhatalı bir restorasyon nasıl yapılır?’ sorusunu gündeme getirdi. Aslında bu soru, 10 yılı aşkın bir süredir devlet yetkililerinin gündeminde. Çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca bakımsızlıktan harabeye dönen eserlerin çok büyük bir kısmı restore edildi. Bazı anıt eserlerin restorasyonları da devam ediyor. Türkiye, restorasyon alanında standartlarını da bir hayli yükseltti. Bütçe, yetişmiş insan gücü ve kullanılan malzemelerin kalitesi belli bir ölçüde sorun olmaktan çıktı. Restore edilen bazı tarihî eserler ise aslına sadık kalınmadığı ve yanlış malzeme kullanıldığı için uzmanlardan eleştiri aldı. Özellikle Anadolu’daki bazı cami, medrese ve kervansaraylar, bilim kurulu oluşturulmadığı için restorasyon süreçleri mimar ve mühendislerinin inisiyatifine bırakıldı. Sanat Tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Vefa Çobanoğlu’na göre, Sivas’taki Gök Medrese ve Kale Camii’nin restorasyon sürecinde standartların dışına çıkıldı, dinlendirilmiş kireç yerine çimento kullanıldı. Van depremi sonrasında restore edilen kısmı yıkılan Hüsrev Paşa Camii de durumun vahametini ortaya koyuyor. Bazı eserlerin restorasyonu sırasında adeta zamanla yarışılması da yanlış sonuçlar doğurabiliyor.

Türkiye’de restorasyon süreci nasıl işliyor?

Uzmanlar, tarihî bir eserin restorasyona ihtiyacı olduğunu tespit ettikten sonra proje ihalesi yapılıyor. İhale, röleve, mekanik, elektrik, aydınlatma gibi yapının ihtiyaçlarına paralel doğrultuda gerçekleştiriliyor. Daha sonra bu hizmetlerin satın alınması için Anıtlar Yüksek Kurulu’nun onayına başvuruluyor. Kurul, projeyi ve eseri inceliyor, yapıya ait statik ve sanat tarihi raporlarını gözden geçiriyor. Proje onaylanırsa uygulama süreci başlıyor. Uygulama ihalesine çıkarken eserin mahiyetine göre şartlar da değişiyor. Mesela çok özel bir yapı restore edilecekse davet usulü ile ihale yapılabiliyor. Bu ihaleye her firma katılamıyor. Firmaların daha önce yaptığı işlere bakılıyor. Devlet tarafından onaylı bir iş bitirme raporu firmaya büyük bir artı sağlıyor, referans oluyor. Bünyesinde çalıştırdığı deneyimli teknik kadro, makine parkuru, şirketin banka hesap hareketleri gibi kriterler de inceleniyor. Eser, ihale edildikten sonra bilim kurulları inşat sahasında müteahhit firma ile temaslarını sürdürüyor, her hafta yapılan mutat toplantılarda tavsiyelerini bildiriyor. Tabii bilim kurulu sadece anıt eserler için bir araya geliyor. Anadolu’daki çok sayıda tarihî eser, restore edilirken maalesef bilim kurulları tarafından incelenmiyor.

Siyasilerden değil cemaatten baskı var

İbrahim Özekinci (Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürü): Süleymaniye’nin ses sistemindeki birtakım arızalar kulaktan kulağa yayılarak restorasyon sırasında akustiğin bozulduğu iddialarını gündeme getirdi. Akustiğin bozulması için caminin doğal mimarisinin değişmesi gerek. Biz camideki çimentoları kaldırdık. Yerine Horasan harcı yapıldı. Kubbe onarıldı. Son yıllarda genel müdürlüğümüz restorasyonlarla ilgili hizmet içi eğitim programları düzenliyor. Bu programlara Anadolu’daki görevli arkadaşlarımız katılıyor. Restorasyonun çabuk bitirilmek istenmesinin nedeni siyasi baskıdan çok caminin açılmasını isteyen cemaatin devreye girmesinden kaynaklanıyor.

Her eser için bilim kurulu şart

Sevilay Uludağ (Mimar): “Türkiye’de uzun yıllar tarihî eserlere el atılmadı. Son 10 yıl, restorasyona farklı bir anlayış getirdi, yeni bir iş alanı doğdu. Hal böyle olunca da herkes pastadan payını almak istiyor. Ben gelinen noktayı çok vahim olarak görmüyorum çünkü idare, restorasyon sürecinde çok titiz davranıyor. Restorasyon sırasında zamanla yarıştığımız dönemler oluyor. Bazen açılışlar öne çekilebiliyor. Böylesi durumlarda ekipler çift vardiya çalışıyor. İş, imkânsız bir zaman diliminde bitirilmiyor çünkü restore sırasında her şeyin bir sırası var. Mesela bir sıvanın yapılması için birkaç ay beklenmesi gerekiyor. Eğer beklemezseniz sıva patlar, fire verirsiniz. Bütün restorasyon süreçlerinde bilim kurulu olmadığı için bazı sıkıntılar çıkabiliyor. Ayrıca yeterli uzman çalıştırmayan firmalar var. Müteahhitlerin restorasyondan anlayan meslek erbabı kişiler olması gerekiyor.

“Bazı restorasyonlar tam bir facia”

Yrd. Doç. Ahmet Vefa Çobanoğlu (İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü): “Küçük sorunlara müdahale etmiyoruz, küçük sorunlar büyüyor. Sonra ihaleye açıp bir anda bütün sorunları çözmeye çalışıyoruz. Tarihî binaların eskiden vakıfları vardı. Her yıl bakımları yapılırdı. Anadolu’daki bazı restorasyonlar bana göre tam bir facia. İstanbul bu konuda nispeten daha iyi. Özellikle Anadolu’nun farklı şehirlerindeki Selçuklu’ya ait kervansaraylar restore edildikten sonra adeta gece kulübü gibi kullanılıyor. Bilim kurullarının denetiminde olan eserler sağlıklı bir restorasyon sürecinden geçiyor. Restorasyonlar, Anadolu’da, ihaleyi alan firmanın mimar ve mühendislerinin inisiyatifine bırakılıyor. Mesela Sivas’taki Gök Medrese ve Kale Camii’nin restorasyon sürecinde standartların dışına çıkıldı. Bu restorasyonlarda çimento kullanıldı. Normal şartlarda duvarlarda dinlendirilmiş kireç kullanılmalı.

 

“Aynı şef, üç farklı şantiyede çalışıyor!”

Kaya Üçer (Kalemişi ustası, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi): Tarihî eserlerin restorasyon ihalesinde en düşük fiyatı verenin işi alması çok yanlış. Çünkü bu bir hastane ya da okul yapmaya benzemez. Bazen restorasyon sırasında zaman uzayabilir, maliyet artar. Firmalarda çalışanların diplomasından iş tecrübesine kadar kriterlerin olması gerek. Ben, yönetmenlikte bir şantiyede çalışması gereken şefi birden fazla şantiyede görüyorum. Yani bazı firmalar maliyeti düşürmek için kitabına uyduruyor. Vakıflar, eskiden kendi restoresini yapıyor, kendi elemanlarını yetiştiriyordu. Bunun izin özel bir kanun vardı. Tabii müteahhitler siyasiler üzerinde baskı kurdu ve bu kurum kapatıldı. Bazı işleri sıradan müteahhitler yapıyor. Sağdan soldan adam bularak şantiye kuruyor. İhaleyi en düşük fiyata verdiğinizde işin kalitesini, üretim sürecini, çalışanların vasıflı olup olmamasını da belirlemiş oluyorsunuz. Bu işlerde çalışacak, üniversitelerin ilgili bölümlerini bitirmiş, restorasyonun teknik kısımlarını bilen diplomalı eleman yetiştirmek gerek. Firmalar üniversitelerle uyum içinde çalışmalı. Tarihî eserleri farklı bir anlayışla restore etmek gerek çünkü müteahhitler sonuçta bir tüccar, para kazanmaya çalışıyor.

KAYNAK: ZAMAN

Annem bizi tamirci sanıyor

ESRA KESKIN DEMIR

1 Nisan 2012, Pazar

Sevilay ve Erhan Uludağ çifti, geçtiğimiz haftalarda Başbakan’ın katılımıyla açılan ve yaklaşık bir asır sonra ilk kez ezan sesinin yükseldiği Nalçacı Halil Dergâhı’nı restore eden karı-koca iki mimar. Onların hayatı, restorasyon üzerine kurulu. Buna tanışma süreçleri de dahil!

Üsküdar Zeynep Kamil Mahallesi’nde ufak, sevimli bir dergâh Nalçacı Halil. 1600’lü yıllarda inşa edilmiş fakat günümüze kadar ayakta kalamamış bir yapıydı. Neyse ki restorasyonu geçtiğimiz haftalarda tamamlandı. Minareden bir asır sonra yeniden “Allahu ekber” seslerini duydu mahalleli. Başbakan da vardı açılışta. O da cuma namazını Nalçacı Halil Dergâhı’nda kıldı. Ardından civardaki evlerden birini ziyaret etti… Tüm bunlar Nalçacı Halil Dergâhı ile ilgili basına yansıyanlardı. Yazıldı ve bitti!

Ama dergâhın restorasyonunun arkasında ciddi bir emek var. Hiç olmayan bir yapıyı yeniden ayağa kaldıran bu ekibin başındaysa Sevilay ve Erhan Uludağ çifti bulunuyor. Sevilay Tuncer Uludağ, restorasyon bölümünden mimarlığa geçiş yapmış, ardından Kültür Varlıklarını Koruma üzerine yüksek lisansını tamamlamış bir isim. Erhan Uludağ ise Beyoğlu Belediyesi’nin şehir planlama bölümünde 5 yıl çalıştıktan sonra kendi şirketini kurmuş. Daha doğrusu eşiyle ortak şirketini… Her ikisi de restorasyon çalışmalarının bugün geldiği noktadan memnun. Fakat on beş yıl öncesini hâlâ gülerek anlatıyorlar.

Annem bana ‘tamirci’ derdi!

Her ne kadar o günlerde bu kavrama birçok kişi yabancı olsa da Uludağ çiftinin tanışmasını sağlayan “restorasyon” kelimesi. Tuncer o günleri şöyle anlatıyor: “Restorasyon kelimesinin henüz tanınmadığı, hatta restoran sanıldığı yıllardı. Bazen de dekorasyonla karıştırılıyordu. Kavrama yabancı olunduğundan herkes anneme, ‘Bu kız ne olacak?’ diye sorar, o da “Tamirci, tamirci!” diye açıklardı. Çünkü o zaman restorasyon bölümünden mezun olanların yapacağı en iyi şey şantiyelerde tavan süslemeleri ya da altın varak işlemeler yapmaktı. Boyacılar günlük 20 lira alıyorsa, restoratörlere 12-13 lira veriyorlardı. Mimar olmayı kafama koymuştum ben de. Bin bir zorlukla fakülteye girdim, 2. sınıfın yazındaydım. Bir gün telefonum çaldı. Arkadaşım arıyor, inanılmaz heyecanlı ama. ‘Sevilay, biliyor musun gazeteye ilan vermişler, restoratör arıyorlarmış!’ Duyduğuma inanamadım. İlk kez bir firmanın restoratör ilanı verdiğini görmüştük. Hemen gittik oraya. Kapıyı bize açan Erhan’dı. Meğer ilanı da o vermiş!”

Erhan Uludağ, o yıllarda Beyoğlu Belediyesi’nde çalışıyor. Fakat kendisine Osmanlıca öğreten hocasına yardım için onun şirketinde organizasyon şemasını ayarlıyor, şirkete alınacak elemanlara karar veriyormuş. Şirkete aldığı elemanlardan biri de ileride eşi olacak Sevilay Tuncer. Tuncer, orada 2 ay staj yaptıktan sonra ayrılıyor fakat Uludağ ile irtibatları kopmuyor. Nitekim Tuncer mezun olduktan sonra evleniyorlar. E-S Yapı Mimarlık şirketi ise nişanlılık döneminde kuruluyor.

İstanbulun ilk camisini de restore ediyorlar

Şirketin kurulduğu 2000 yılında daha çok şahsî mülkleri restore ediyorlar. Hatta Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki tarihî eserlerin sahiplerini tek tek ziyaret edip hepsine teklif vermişler. Erhan Uludağ, o zamanlar haftada 20-30 teklif hazırladıklarını söylüyor. Bu teklif verilen şirketlerden kimi hemen dönmüş, kimi bir yıl sonra kimi de hiç dönmemiş. Fakat işsiz kalmamışlar. Hatta 2 yıl sonra Taksim Yapı Mimarlık şirketini de kurmuşlar. 7 yıldır kamu kurumlarına ait tarihî eserleri de restore ediyorlar. Restorasyonunu üstlendikleri yapılar arasında; İzmir Konak Yalı Camii, Edirne Selimiye Camii-Darü’l-Kurra Medresesi, Yerebatan Sarnıcı, Rüstem Paşa Medresesi, Şerefiye Sarnıcı, Nalçacı Halil Dergâhı ve çalışmaları hâlâ devam eden İstanbul’un ilk camisi Fatih Sultan Mehmet Camii var.

İkiz annesi olan Tuncer, restorasyon çalışmalarını hasta bebeği iyileştirmeye benzetiyor. Ona göre restorasyon, sabır işi olmasına rağmen çok keyifli. Çocuklarından çok tarihî yapılara zaman harcadığını söyleyen mimar, “Eskiyle yeniyi karşılaştırmak, sonucu görebilmek hep hoşuma giderdi. Birçok kişi şaşırıyor ama ütü yapmak ve cam silmek en sevdiğim işler. Kırışık bir şeyin düzelmesi, yeni gibi görünmesi, aradaki farkın anlaşılması çok güzel çünkü. Mimarlık da bunun gibi.” diyor.

KAYNAK: ZAMAN