Na’ti Ali

MEVLÂNA

DİVAN-İ KEBİR’DEN SEÇME ŞİİRLER

Çeviren:

Mithat Baharî BEYTUR

İSTANBUL 1959 – MAARİF BASIMEVİ

Herkese acıyan merhametli Tanrının ismiyle başlıyorum

Kaside                                                                                                                                           Na’ti Ali

O Açıklayıcı İmam, o Tanrı velisi safa ehlinin vücüt güneşidir. Yerde, gökte, mekânda, zamanda Hakla duran o İmamın zati, iç ve dış temizliğiyle vasıflanmak vâciptir. Çünkü küfürden, ikiyüzlülükten kurtulmuştur, temizdir…

Onun konağı birlik âlemidir. Dünyevî ve beşerî sıfatlardan dışarıdır. O, insanın hakikati ve canı gibiydi. Her şey fânidir, fakat can yaşar, ölmez. Onun hareketi kendinden diri olan ezelî varlıktandır. Beka çevresinde döner dolaşır, yaratıkları yaratanın zati gibi o bâkîdir. Hakkın yüksek sıfatları Alinin vasfıdır. Hakkın sıfatları zatten ayrı değildir. O, Tanrının zatine yapışmış o olmuştur. Hani duyduğun lâhûtun o gizli hazinesi yok mu; işte o odur. Çünkü o, haktan hakla görünmüştür. O hazinenin nakdi, tükenmez ilimdi. İşte o ilimden maksûd, yüce Alidir. hakkın hikmetini ondan başka kimse bilmez. Zira o hakîmdir, her şeyin bilginidir.

İbtidasız evvel o idi, sonsuz âhir de o olur. Peygamberlere yardım eden o idi, velilerin gören gözü de hakikaten odur. Yüzünün nurlu pırıltısı, kendi ziyasından bir güneş yarattı. O, hak iledir; hak ondan görünür. Hakkâ ki, o hak ile ebedîdir.

Âdemin toprağı onun nûrundan idi. O sebeple meleklerin tâcı oldu; Allahın isimleri ondan belirdi. O temiz ve yüce İmamın ilmi sayesinde Âdem, her şeyi anladı. O nûr tek olan yaradanın nûru olduğu içindir ki, melekût onun huzurunda secde ettiler. Evet, muhakkak ki, Âdem, o İmamın nûriyle bütün ilahî isimleri bildi…

Şît, kendisinde Alinin nûrunu gördü de yüksek âlemi öğrendi. Nuh, kendini yüksek menzile ulaştırıncaya kadar, istediğini hep ondan buldu. Gene ondandır ki, kurtuluşa eren Nuh, dehirde gayret tûfânını buldu da belâdan kurtulmuş oldu. Halil Peygamber, doslukta onu andı da ateş ona al lâle oldu. Nemrûdun ateşi, o Allahın dostuna hep gül, nesrin, lâle oldu… Gene o idi ki, keyfiyle kendi koyununu, İsmaile kurban etti. Yûsüf, kuyuda onu andı da o saltanat mülkünü süsleyen tahtı buldu. Yâkûb, onun önünde birçok inledi de Yûsüfün kokusunu alıp gözleri açıldı. İmrânın oğlu Mûsâ, onun nûrunu gördü de uzun geceler hayran kaldı. Kırk gece kendinden geçti; kavuşma ve görüşme zevkine daldı. Sonra dedi ki: Yarabbi! Bana bu lûtfundan bir alâmet ver.

Hak ona işte sana (Yed-i Beyzâ = nûrlu el) i verdim; dedi.

Gene Alinin vergisidir ki, Meryeme arkadaş oldu da İsâ vücüde geldi…

O, şeriatte ilim şehrinin kapısıdır. Hakikatte ise iki cihanın beğidir. İki cihanın sultanı Muhammed, hakka yakınlık gecesinde, Allaha kavuşmanın harem yerinde onun sırrını gördü. Alinin nutkunu, Aliden dinledi. Ali ile birleşilen o yerde, Aliden başka bulunmaz. (Çünkü Tanrı Kur’anda kendini: (Ali) diye vasfediyor.)

Allah yolunda gidenler isteyicidirler; Ali istenilendir. Söyleyenler söylerler, susarlar. O, susmaz, söyler. Ebedî ilim, onun göğsünde parlayıp göründü. Vahyolunanların sırlarını, o hakikat olarak bildi ve bildirdi. Ümmetlere haykırdı:

  • Allah yolunda Ali, sizin kılavuzunuzdur.

Allaha ici doğru olanlar yüzlerini ona çevirmişlerdir. Zira o şahtır, doğru yolu gösterendir, efendidir…

O, bütün Peygamberlerin sırrında idi. Cenabı Mustafa:

  • Benimle açıkça beraber bulundu, dedi. ( << ان الله بعث علياً مع كل نبيّ سراً  و بعثه معى جهراً>> (Tanrı Ali’yi her Peygamberle gizli gönderdi, benimle ise açık gönderdi) hadis-i şerifinden alınmıştır.)

Dinde evvel, âhır o idi. Allah ile içli, dışlı o idi…

İşte bunları söyledim ki, bu yüksek mânânın nüktesini öğrenesin de yüksek velâyete eresin. Sence apaçık bilinsin ki, hakkiyle yüce olan odur.

Ey Efendi! Benimle boşuna kavga etme. Bu böyledir. hakikat budur ki, biz hepimiz zerreyiz, güneş odur. Biz hepimiz damlayız, deniz odur.

Ey Şems-i din! Mademki sen âşıksın, Mevlâna için aşkta canını fedâ et ki, canın canâne kavuşsun ve aşka ulaştırıcı kılavuz olasın.

IMG_0732.JPG IMG_0728.JPG IMG_0729.JPG IMG_0730.JPG

OSMANLI’DA SIBYAN MEKTEPLERİ GELİŞİMİ

Anadolu Türk mimarisinde Sıbyan Mektepleri yaygın olarak Osmanlı mimarisinde görülür. Özellikle gelişme döneminden itibaren mektep mimarisinde sayısal ve niteliksel gelişmeler, Osmanlı’nın son dönemine dek devam eder.

Türk Mimarisinde, Osmanlı öncesi Sıbyan Mekteplerine rastlanır. Mısır’da 1250-1390 yılları arasında hüküm süren Türk Memlükleri devrinde yapılan külliyelerde, sebil-ül küttab diye adlandırılan Sıbyan Mektepleri yapılmıştır. Ancak bu yapıların mimarisi, plan ve mekan anlayışı Osmanlı mekteplerinden farklıdır.

Osmanlı Sıbyan Mekteplerinin mimari kaynağını Anadolu’da aramak daha bilimsel olacaktır. Nitekim Osmanlı yapıları (cami, medrese, türbe, han, saray … gibi) Selçuklu mimari uslubunu özümseyen yeni etki ve gelişimlerin sentezidir. Selçuklu medreseleri ile Osmanlı medreseleri tasarım amacı itibari ile genelde aynıdır. Osmanlılar medreselerdeki birimleri ve dershaneyi kubbe ile örtmekle, Selçuklu medrese şemasına yeni boyut getirmiştir. Bu tip örnekler diğer yapı tiplerinde de görülebilir.

Osmanlı Sıbyan Mekteplerinin köklerini, Osmanlı öncesi Anadolu Türk Mimarlığında araştırılmalı. Osmanlı mektepleri ya tek ya da çift birimlidir. Çift birimli mekteplerde iki dershane vardır. Biri yazlık, diğeri kışlık dershanedir.

Çift birimli Sıbyan Mekteplerinin planları, Selçuklu medreselerinde görülen yazlık, kışlık dershane eyvanları ile aynı planı ihtiva eder. Kayseri Hacı Kılıç Camii ve Medresesinin eyvanları en güzel örneğidir. Osmanlı mekteplerinin Selçuklu geleneğini devam ettirdiği veya esinlendiği düşünülebilir. Tek birimli Sıbyan Mekteplerini de Karamanlı eseri olan Konya’daki Hasbey Da-rül Huffazı model olmuş olabilir. Türk mimarisinde Sıbyan Mektebi mimarisi ancak Osmanlı mimarisinde oluşumunu ve gelişimini tamamlayabilmiştir. Osmanlı mimarisinde Sıbyan Mektepleri, kendine has karakteri ile İslam ve Türk mimarisinde özel bir yer tutmaktadır.

1.1.1 SIBYAN MEKTEPLERİNİN MİMARİSİ

1-Plan: Osmanlı mimarisinde görülen Sıbyan Mekteplerinin büyük çoğunluğu kare planlıdır. Nadir olarak dikdörtgen plan görülür. Sıbyan Mekteplerinde plan çeşitliliğine pek rastlanmaz. Bu yapıların planlamasında en önemli ve ortak özellik, mekteplerin boyutlarının hemen hemen aynı boyutlarda (8×8:64 m2 ) olmasıdır.

Külliyeler içinde yeralan Sıbyan Mektepleri , Osmanlı mimarisinde külliyenin odağı olan camiden mümkün olduğu kadar uzaklaştırılmıştır. Külliye tasarımında, mekteplerin simetriyi tamamlayan yapılar olduğu dikkati çeken unsurdur.

Mahalle mektepleri, sokakların kesiştiği ve mahallenin ortası sayılabilecek yerlerde ve özellikle köşebaşlarında yapılmışlardır.

2-Malzeme: Osmanlı Sıbyan mekteplerinde genellikle iki malzeme kullanılır. Kesme taş ve tuğla. Mektepler, ya kesmetaştan inşa edilirler ya kesme taş-tuğla karışımı almaşık denilen düzende inşa edilirler. Almaşık örgülü veya kesmetaştan yapılmış mekteplerin, önemsiz cepherinde moloz taştan örgü düzenine rastlanır.

Sıbyan Mekteplerinin en dikkat çekici özelliği , duvar malzemesi olarak ahşabın (benim gördüğüm kadarı ile) hiç kullanılmamış olmasıdır.

3-Üst Yapı(Mimari elemanlar, Cepheler): Sıbyan mekteplerini, genellikle kare planlı olduklarından dolayı  sütun, paye gibi taşıyıcılara rastlanmaz. Bu yapılarda sınırlayıcı ve taşıyıcı özelliğe sahip duvarlar en önemli elemandır. Sıbyan mektepleri ufak boyutlarda oldukları için, statik amaçlı duvar payelerine de gerek duyulmamıştır. Kübik bir forma sahip mekteplerin cephelerinde, sivri kemerli üsr kat pencereleri ve dikdörtgen alt kat pencereleri ile kitlesel görünüm yumuşatılmıştır. Sıbyan Mekteplerinde pencere ve kapılar diğer anıtsal yapılara göre daha ufak ölçülerdir. Bu uygulama yapıların amacı ile bağlantılıdır. Bazı çift birimli mekteplerin yazlık birimlerinin eyvanla açıldığı görülür. Tek birimli mekteplerin girişlerine bazen sundurma veya sütunlu revak bulunmaktadır.

4-Örtü Sistemi: Osmanlı Sıbyan Mekteplerinde, örtü sistemi çoğunlukla kubbedir. Kubbeden sonra en çok ahşaptan düz çatı sistemi kullanılmıştır. Pek az örnekte ise kubbe ve tonoz birlikte kullanılmıştır.

Mektepler kare oldukları için kubbe çok kullanıla gelmiştir. Kubbeli yapılarda geçiş öğesi genelde tromp ve pandantiftir.

1.2 16.YÜZYIL SIBYAN MEKTEPLERİ ÖRNEKLERİ

YAVUZ SULTAN SIBYAN MEKTEBİ (1528-1535)

Yavuz Selim Camii kuzeybatı köşesinde tek birimli bir yapıdır. Kare planlı 6.70 m. çapında kubbeye sahiptir. Kubbe sekizgen kasnak yardımıyla pandantiflere oturmaktadır. Giriş kısmı revaklı olup geniş bir saçakla örtülüdür. Almaşık duvar örgüsüne sahiptir. Kuzey duvarında ocak iki yanında niş vardır.

YAVUZ SULTAN SIBYAN MEKTEP PLAN KROKİSİ
YAVUZ SULTAN SIBYAN MEKTEP PLAN KROKİSİ

EDİRNE SELİMİYE SIBYAN MEKTEBİ (1569-1575)

Sinan’ın tasarladığı yapı Davut ağa tarafından yapılmıştır. Tek birimli yapının önünde dikdörtgen planlı giriş bölümün vardır. Almaşık duvar örgüsüne sahiptir. Mektep içinde mihrap nişi ve ocak vardır. Mektep bugün çocuk kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.

EDİRNE SELİMİYE SIBYAN MEKTEP PLAN KROKİSİ
EDİRNE SELİMİYE SIBYAN MEKTEP PLAN KROKİSİ
EDİRNE SELİMİYE SIBYAN MEKTEP KESİT KROKİSİ
EDİRNE SELİMİYE SIBYAN MEKTEP KESİT KROKİSİ

KARA AHMET PAŞA MEKTEBİ

15.yy.-16.yy.tipik mekteplerindendir. Yazlık ve kışlık olmak üzere 2 birimden oluşur. Almaşık duvar örgülü yapı duvarları 80 cm. dir. Kırma çatılı yapı ahilik araştırma merkezi tarafından kullanılmaktadır. Pencere söveleri mermerdir. Dikdörtgen formlu pencere üstlerinde sivri kemer hafifletme kemeri vardır.

KARA AHMET PAŞA MEKTEBİ
KARA AHMET PAŞA MEKTEBİ

ŞAH-I HUBAN MEKTEBİ (1585-1595)

Şah-ı Huban mektep ve türbesi aynı avlu içinde yer alırlar. Türbe Sinan yapıları arasında geçse de mektep ile ilgili bir bilgi yoktur. Plan tipolojisi dikkate alındığında 16.yy. yapısı olması kuvvetli bir ihtimaldir. ‘ kubbeli 2 mekândan oluşur. Yazlık ve kışlık olarak bu mekanlar ayrılırlar. İç ölçüleri 6.6x 6.87 dir. Duvar kalınlığı 95 cm.’ dir. Kubbeli mekanların önünde ahşap direkli giriş saçağı bölümü vardır.

ŞAH-I HUBAN MEKTEBİ VE TÜRBESİ PLAN KROKİSİ
ŞAH-I HUBAN MEKTEBİ VE TÜRBESİ PLAN KROKİSİ
ŞAH-I HUBAN MEKTEBİ VE TÜRBESİ
ŞAH-I HUBAN MEKTEBİ VE TÜRBESİ

RÜSTEM PAŞA MEKTEBİ (1540-1550)

Üsküdar da Doğancılar Caddesi üzerindeki yapı biri yazlık, biri kışlık olarak iki birimden tasarlanmıştır. Yazlık olan bölüme giriş bölümü de diyebiliriz çünkü 2 tarafı da açıktır. 2 mekanda tek çatı altında toplanmıştır. Beşik çatı duvar olmayan yazlık bölümde sütunlara taşıtılmıştır.

RÜSTEM PAŞA MEKTEBİ PLAN KROKİSİ
RÜSTEM PAŞA MEKTEBİ PLAN KROKİSİ
RÜSTEM PAŞA MEKTEBİ
RÜSTEM PAŞA MEKTEBİ

ÜSKÜPLÜ YAHYA PAŞA SIBYAN MEKTEBİ

Üsküplü Yahya Sıbyan Mektebi Eminönü İlçesinin Kadırga semtinde yer almaktadır. Kadırga Limanı Caddesi ile Katip Sinan Sokak’larının kesiştiği köşede konumlanmıştır.

II. Beyazıt’ın damadı olan Yahya Paşa tarafından 1506 tarihinde yaptırılmıştır.

Bina yaklaşık aynı ölçülere sahip, kubbeyle örtülü iki kare planlı mekan (derslik, eyvan) ve bunların önüne yerleştirilmiş revak bölümünden oluşmaktadır. Bir bahçe içerisine yerleştirilmiştir.

Üsküplü Yahya Paşa Sıbyan Mektebi
Üsküplü Yahya Paşa Sıbyan Mektebi