Mülakat: İbrahim Ethem Gören
Prof. Dr. Feridun Çılı ile içinden Beyoğlu Hüseyin Ağa Camii geçen bir sohbet…
1-Ağa Camii restorasyonunu genel anlamda değerlendirir misiniz?
Ağa Cami restorasyonu, çatısı olduğu gibi çökme tehlikesinde olan bir yapının yoktan var edilmesidir.
2-Binada hangi türden hasarlar vardı?
Caminin çatısını oluşturan iki tonozda aralığı 15cm~20cm’ye ulaşan ve yarılma da denilebilecek iki adet diyagonal çatlağa ek olarak tüm cephe duvarlarında, minarede ve avluda çeşitli açıklıklarda sistematik çatlak oluşumu bulunuyordu.
3-Bahsettiğiniz hasarlara nasıl müdahale edildi?
En önemli çatlak/ayrılma denilebilecek tonoz çatlaklarının daha fazla açılmasına izin vermemek amacı ile tonozlara dik doğrultuda dört adet ön gerilmeli gergi düzenlendi. Benzer gergiler, yapının bütünlüğünü korumak amacı ile tonozlara paralel doğrultuda da yerleştirildi. Gergilerde paslanmaz çelik kullanıldı. Yapının bütünlüğünü ve kararlılığını sürdürebilmek için cephe duvarlarının en üst kotunda yine paslanmaz çelikten bir hatıl sistemi düzenlendi. Yapıdaki diğer tüm çatlaklar genişliklerine bağlı olarak değişik şekillerde onarıldı.
4-Binanın sıvalarını sökerken sürprizlerle karşılaştınız mı?
Gayet tabii. Bu aşamada yapıya daha önceki dönemlerde yapılmış tüm müdahaleler görüldü. Bunların bir bölümü günümüz restorasyon ilkeleri ile uyuşmadığı için değiştirildi/kaldırıldı.
5-Binanın cephelerinde mühür gibi yuvarlak metal parçaları duruyor. Bunlar ne işe yarar?
Bunlar, tonozlara paralel ve dik doğrultuda düzenlenmiş gergilerin sabitleme/ankraj plakalarıdır.
6-Mimar Koray Gümüş Zaman Gazetesi’ne verdiği bir mülakatta Ağa Camii’nin dışarıdan bakıldığında yapının üzerindeki çok katmanlı tarihsel dönemlerin izlerini taşıyan müdahalelerin kazınarak homojen bir hale dönüştürüldüğü ve camiinin 2013 model bir bina olduğunu söylüyor… Bu hususta sizin kanaatleriniz nelerdir?
Kesinlikle katılmıyorum, daha doğrusu yapının tarihi ve hasar durumu hakkında hiç bir bilgisi olmayan insanların fikir belirtmesini gereksiz buluyorum. Yoldan geçerken bakılınca tonozların göçmenin eşiğinde olduğu görülemez. Dahası, bu restorasyon, kurullarca da onanmış bir restorasyon projesi kapsamında ve bir bilim heyetinin gözetiminde yapıldı. Yapılan, bu emeğe saygısızlıktır.
7-Camiinin eski fotoğraflarına baktığımıza tonozlarda ciddi çatlak ve yarıklar olduğunu görüyoruz. Bunlar nasıl tamir edildi? Yapılan işlem bilimsel açıdan doğru mudur?
Bu sorunun yanıtı 3.soruda var. Yapılan müdahale bilimsel açıdan doğrudur. Daha iyi bir yöntem bulunduğunda yapılan müdahale bir gün içinde kaldırılabilecek kadar basittir.
8-Camiinin eski fotoğraflarına baktığımızda kolonların daha büyük ve heybetli olduğu görülüyor. Şu anki durumda kolonların ince ve narin olduğunu görüyoruz. Bu camiinin statiği açısından tehlike oluşturur mu?
Hayır oluşturmaz. Camide mihrap cephesine yakın tuğla ayakların üzerinde kalınlığı 20cm~25cm’ye varan çok az donatılı kalitesiz betonla oluşturulmuş betonarme mantolar bulunmaktaydı. Bu tabaka tamamen alınarak yerine çelik köşebentler ve etriye gibi çalışan ön gerilmeli çubuklarla oluşturulmuş çelik manto konuldu. Çelik manto, tuğla ayağın üst kotlarında kapatılmayarak görünür halde bırakıldı.
9-Sizce restorasyonla yeniden inşa projeleri arasında nasıl bir denge sağlanmalıdır? Bu denge Ağa Camii örneğinde nasıl korunmuştur?
Ağa camide tapılan işin adı “restorasyon” olup yapıda korunması gereken ya da korunabilecek tüm öğeler korunmuştur. Yeniden yapım ise, laftan da anlaşılacağı üzere “yeniden yapım”dır. Bu iki kavramı karıştıranların eleştirisine kulak asmamak gerekir.
10-“Ağa Camii 16. Yüzyıla ait anonim bir yapı hüviyetine dönüşmüştür” iddiası hakkında neler söylemek istersiniz?
Cami gerektiği şekilde restore edilmiş ve güçlendirilmiştir. Gerisi boş laftır…